English Turkish Redhouse
CORONER : English Turkish Redhouse
cor.o.nerkôr'ınır isim şüpheli ölüm olaylarını araştıran görevli
CORONET : English Turkish Redhouse
cor.o.netkôr'ınet isim küçük taç
CORPORAL : English Turkish Redhouse
cor.po.ralkôr'pırıl sıfat bedensel, bedeni, cismani
CORPORAL PUNISHMENT : English Turkish Redhouse
edensel ceza, dayak
CORPORATE : English Turkish Redhouse
cor.po.ratekôr'pırît sıfat
ortak, kolektif.
anonim şirkete ait.
şirketleştirilmiş.
birleşik, birleşmiş
CORPORATION : English Turkish Redhouse
cor.po.ra.tionkôrpırey'şın isim
anonim şirket.
tüzelkişi
CORPS : English Turkish Redhouse
corpskôr isim, askeri
kolordu.
sınıf, teşkilat
CORPS OF ENGINEERS : English Turkish Redhouse
İstihkâm Sınıfı
CORPSE : English Turkish Redhouse
corpsekôrps isim ceset, ölü
CORPUSCLE : English Turkish Redhouse
cor.pus.clekôr'pısıl isim, anatomi yuvar
CORRECT : English Turkish Redhouse
cor.rectkırekt' sıfat
doğru, yanlışsız.
doğru, yerinde
CORRECT USAGE : English Turkish Redhouse
doğru kullanış, yerinde kullanma
CORRECTION : English Turkish Redhouse
cor.rec.tionkırek'şın isim düzeltme, tashih, ıslah
CORRECTIVE : English Turkish Redhouse
cor.rec.tivesıfat düzeltici, ıslah edici
CORRECTLY : English Turkish Redhouse
cor.rect.lyzarf doğru olarak
CORRECTNESS : English Turkish Redhouse
cor.rect.nessisim doğruluk
CORRELATE : English Turkish Redhouse
cor.re.latekôr'ıleyt fiil
karşılıklı ilişkisi olmak.
aralarında uygunluk sağlamak, (iki şey, sonuç, rakam) arasında ilişki kurmak. isim birbiriyle ilgisi olan şeylerin her biri
CORRELATION : English Turkish Redhouse
cor.re.la.tionisim
karşılıklı ilişki.
matematik bağlılaşım, korelasyon
CORRESPOND : English Turkish Redhouse
cor.re.spondkôrıspand' fiil
(to/with) uymak, tekabül etmek: It corresponds with what she said. Onun dediklerine uyuyor.
to (biri/bir şey) (başka birinin/başka bir şeyin) benzeri olmak: The Turkish il corresponds to the English county. Türkiye'deki ilin İngiltere'deki benzeri kontluktur.
(with) (ile) mektuplaşmak
CORRESPONDENCE : English Turkish Redhouse
cor.re.spon.dencekôrıspan'dıns isim
benzerlik; benzer taraf.
mektuplaşma.
mektuplar
CORRESPONDENT : English Turkish Redhouse
cor.re.spon.dentkôrıspan'dınt isim muhabir: Does your paper have a correspondent in Paris? Gazetenizin Paris'te muhabiri var mı? sıfat with
e uygun: It was correspondent with her wishes. İsteklerine uygundu
CORRESPONDING : English Turkish Redhouse
cor.re.spond.ingkôrıspan'dîng sıfat
(bir şeye) karşılık olan: That century saw a lessening of Spain's influence and a corresponding rise in that of Holland. O yüzyılda İspanya'nın etkisinin azalıp buna karşılık Hollanda'nın etkisinin arttığına tanık olundu.
aynı: Our sales in the first juarter of this year were better than they were in the corresponding period of last year. Bu yılın ilk üç ayına ait satışlarımız, geçen yılın aynı dönemindeki satışlardan iyiydi.
mektuplaşmadan sorumlu olan.
toplantılara gelmeyip mektup yoluyla cemiyetin faaliyetlerine katılan (üye)
CORRIDOR : English Turkish Redhouse
cor.ri.dorkôr'ıdır isim koridor, geçit, dehliz
CORROBORATE : English Turkish Redhouse
cor.rob.o.ratekırab'ıreyt fiil (bir düşünce, ifade v.b.'ni) doğrulamak, desteklemek, teyit etmek
CORRODE : English Turkish Redhouse
cor.rodekırod' fiil çürütmek, aşındırmak, yemek; çürümek, paslanmak, aşınmak, yenmek
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani