English Turkish Redhouse
SEE YOU LATER. : English Turkish Redhouse
Görüşürüz./Hoşça kal
SEED : English Turkish Redhouse
seedsid isim
tohum: flower seeds çiçek tohumları.
çekirdek: the seeds of a fruit bir meyvenin çekirdekleri.
asıl, kaynak.
döl, zürriyet, evlatlar. sıfat tohumluk. fiil
tohum ekmek.
tohumu veya çekirdeği çıkarmak
SEEDLESS : English Turkish Redhouse
seed.lesssid'lîs sıfat çekirdeksiz
SEEDLING : English Turkish Redhouse
seed.lingsid'lîng isim fide
SEEDY : English Turkish Redhouse
seed.ysi'di sıfat
yırtık pırtık, peqmürde, kılıksız.
keyifsiz
SEEK : English Turkish Redhouse
seeksik fiil (sought)
aramak; araştırmak.
çabalamak
SEEK SOLACE IN : English Turkish Redhouse
teselliyi (bir şeyde) aramak
SEEM : English Turkish Redhouse
seemsim fiil
görünmek, gözükmek, benzemek: She seems like an honest person. Dürüst bir insana benziyor.
gibi gelmek: It seems impossible to me. Olmaz gibime geliyor
SEEMLY : English Turkish Redhouse
seem.lysim'li sıfat yakışık alır, uygun. zarf yakışık alır bir biçimde
SEEN : English Turkish Redhouse
seensin fiil bakınız see
SEEP : English Turkish Redhouse
seepsip fiil sızmak, sızıntı yapmak
SEEPAGE : English Turkish Redhouse
seep.agesi'pîc isim sızıntı
SEER : English Turkish Redhouse
seersi'yır isim gaipten haber veren kimse
SEESAW : English Turkish Redhouse
see.sawsi'sô isim tahterevalli. sıfat aşağı yukarı (hareket). fiil
aşağı yukarı sallanmak, çöğünmek.
kararsız olmak
SEETHE : English Turkish Redhouse
seethesidh fiil
haşlamak, kaynatmak; haşlanmak, kaynamak.
öfkelenmek, köpürmek
SEGMENT : English Turkish Redhouse
seg.mentseg'mınt isim
parça, bölüm, kısım, dilim.
geometri parça.
zooloji bölüt. fiil (segment') kesimlemek
SEGMENTATION : English Turkish Redhouse
seg.men.ta.tionsegmıntey'şın isim kesimleme
SEGREGATE : English Turkish Redhouse
seg.re.gateseg'rıgeyt fiil ayırmak, tecrit etmek. sıfat ayrılmış
SEGREGATION : English Turkish Redhouse
seg.re.ga.tionisim fark gözetme, ayrı tutma, ayrım: racial segregation ırk ayrımı
SEISMAL : English Turkish Redhouse
seis.malsayz'mıl sıfat bakınız seismic
SEISMIC : English Turkish Redhouse
seis.micsayz'mîk sıfat sismik, depremsel, depremle ilgili
SEISMIC WAVE : English Turkish Redhouse
deprem dalgası
SEISMIC ZONE : English Turkish Redhouse
deprem bölgesi
SEIZE : English Turkish Redhouse
seizesiz fiil
tutmak, yakalamak.
el koymak, zaptetmek, müsadere etmek, gaspetmek.
kavramak, anlamak
SEIZURE : English Turkish Redhouse
sei.zuresi'qır isim
tutma, yakalama.
el koyma, haciz; müsadere.
tıbbi inme, felç; nöbet; kriz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani