English Turkish Redhouse
SHAPELY : English Turkish Redhouse
shape.lyşeyp'li sıfat biçimli, biçimi güzel olan
SHARE : English Turkish Redhouse
shareşer isim
pay, hisse, parça.
hisse senedi, aksiyon. fiil
paylaşmak.
anlatmak, söylemek.
(bir fikre) katılmak
SHAREHOLDER : English Turkish Redhouse
share.hold.erşer'holdır isim hissedar, paydaş
SHARK : English Turkish Redhouse
sharkşark isim köpekbalığı
SHARP : English Turkish Redhouse
sharpşarp sıfat
keskin.
sivri uçlu.
keskin (gözler, görme duyusu).
zehir gibi, çok üstün (zekâ); zekâsı zehir gibi.
keskin, sert, acı.
ani (yükseliş, düşüş, dönüş).
çok net.
şiddetli (sancı).
sert (vuruş, itiş).
sert, ters (sözler, söz).
kurnaz; kurt.
şık, zarif, güzel.
tiz (ses).
müzik diyez: F sharp Fa diyez. isim, müzik diyez
SHARP PRACTICE : English Turkish Redhouse
hileli bir iş
SHARP PRACTICES : English Turkish Redhouse
hileli işler, dalavere
SHARP-EYED : English Turkish Redhouse
sharp-eyedşarp'ayd' sıfat keskin gözlü
SHARP-WITTED : English Turkish Redhouse
sharp-wit.tedşarp'wît'îd sıfat zekâsı zehir gibi
SHARPEN : English Turkish Redhouse
sharp.enşar'pın fiil
(bıçağı) bilemek.
(kalemi) sivriltmek, açmak.
(ağrıyı) şiddetlendirmek.
(zekâyı) geliştirmek.
(sesi) tizleştirmek
SHATTER : English Turkish Redhouse
shat.terşät'ır fiil
paramparça etmek, tuzla buz etmek.
mahvetmek; bozmak
SHATTERED : English Turkish Redhouse
shat.teredsıfat
paramparça.
mahvolmuş; bozulmuş.
İngiliz İngilizcesi çok yorgun, canı çıkmış, bitkin
SHAVE : English Turkish Redhouse
shaveşeyv fiil (shaved, shaved/shaven)
(off) (sakalı, kılları) tıraş etmek.
sakal tıraşı olmak: He hasn't shaved for three days. Üç gündür tıraş olmadı.
(buz kalıbından) buz kazımak.
sıyırmak.
rendelemek. isim tıraş: Give me a shave! Beni tıraş et!
SHAVER : English Turkish Redhouse
shav.erşey'vır isim elektrikli tıraş makinesi
SHAVING : English Turkish Redhouse
shav.ingşey'vîng isim
tıraş etme; tıraş olma.
(bir) rende talaşı.
çoğul rende talaşı
SHAWL : English Turkish Redhouse
shawlşôl isim şal, atkı
SHE : English Turkish Redhouse
sheşi zamir, dişil o. sıfat dişi. she-goat keçi
SHE CAN'T HELP SHOUTING AT PEOPLE. : English Turkish Redhouse
Onun insanlara bağırması elinde değil
SHE IS HERSELF AGAIN. : English Turkish Redhouse
Kendine geldi
SHE IS SIXTY IF A DAY. : English Turkish Redhouse
En aşağı altmış yaşında olmalı
SHE SAID IT HERSELF. : English Turkish Redhouse
Bizzat kendisi söyledi
SHE WASN'T BORN YESTERDAY! : English Turkish Redhouse
O kaçın kurası!/Onu kolay kolay kandıramazsın!
SHE'D : English Turkish Redhouse
she'dşid kısaltma
she had.
she would
SHE'LL : English Turkish Redhouse
she'llşil kısaltma she will
SHE'S AN EXCELLENT MANAGER. : English Turkish Redhouse
İşleri çok iyi çekip çeviriyor
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani