English Turkish Redhouse
ELITE : English Turkish Redhouse
e.liteelit', îlit' isim elit, seçkinler. sıfat elit, seçkin
ELIXIR : English Turkish Redhouse
e.lix.irîlîk'sır isim iksir
ELK : English Turkish Redhouse
elkelk isim kanadageyiği; avrupamusu
ELLIPSE : English Turkish Redhouse
el.lipseîlîps' isim elips
ELLIPSIS : English Turkish Redhouse
el.lip.sisîlîp'sîs isim, dilbilgisi (ellipses) eksilti, eksiltili anlatım
ELLIPTICAL : English Turkish Redhouse
el.lip.ti.calîlîp'tîkıl sıfat eliptik
ELM : English Turkish Redhouse
elmelm isim karaağaç
ELOCUTION : English Turkish Redhouse
el.o.cu.tionelıkyu'şın isim
söz söyleme sanatı.
etkili ve güzel konuşma tarzı
ELONGATE : English Turkish Redhouse
e.lon.gateîlông'geyt fiil uzatmak
ELONGATION : English Turkish Redhouse
elon.ga.tionisim uzatma
ELOPE : English Turkish Redhouse
e.lopeîlop' fiil evlenmek için evden kaçmak, âşığıyla kaçmak
ELOQUENCE : English Turkish Redhouse
el.o.juenceel'ıkwıns isim etkili ve güzel söz söyleme yeteneği
ELOQUENT : English Turkish Redhouse
el.o.juentsıfat
etkili ve güzel söz söyleyen.
etkili ve güzel (sözler, konuşma tarzı)
ELSE : English Turkish Redhouse
elseels zarf başka: What else can he do? Başka ne yapabilir? Who else was there? Orada başka kim vardı? Where else can they be? Başka nerede olabilirler?
ELSEWHERE : English Turkish Redhouse
else.whereels'hwer zarf başka yere; başka yerde
ELUCIDATE : English Turkish Redhouse
e.lu.ci.dateîlu'sıdeyt fiil açıklamada bulunmak, izahat vermek; açıklamak
ELUDE : English Turkish Redhouse
e.ludeîlud' fiil
(izleyenleri, bir tehlikeyi) atlatmak.
hatırlayamamak, aklına gelmemek: The name of the town eludes me. Şehrin adı aklıma gelmiyor
ELUSIVE : English Turkish Redhouse
e.lu.siveîlu'sîv sıfat
yakalanması zor.
tarifi zor; anlaşılması zor.
çabucak geçen
ELVES : English Turkish Redhouse
elveselvz isim, çoğul bakınız elf
EMACIATED : English Turkish Redhouse
e.ma.ci.at.edîmey'şiyeytıd sıfat (açlıktan veya hastalıktan) çok zayıflamış, sıskası çıkmış, bir deri bir kemik kalmış
EMANATE : English Turkish Redhouse
em.a.nateem'ıneyt fiil from
den çıkmak;
den yayılmak;
den fışkırmak;
den akmak
EMANCIPATE : English Turkish Redhouse
e.man.ci.pateîmän'sıpeyt fiil
azat etmek, serbest bırakmak, özgürlüğüne kavuşturmak.
from
den kurtarmak
EMANCIPATION : English Turkish Redhouse
eman.ci.pa.tionisim
azat etme, serbest bırakma.
özgürlük, kurtuluş
EMASCULATE : English Turkish Redhouse
e.mas.cu.lateîmäs'kyıleyt fiil
hadım etmek, enemek, burmak.
kuvvetten düşürmek.
(bazı kısımları çıkararak veya sansür ederek) (bir yazıyı) kuşa çevirmek/benzetmek
EMBALM : English Turkish Redhouse
em.balmîmbam' fiil tahnit etmek, mumyalamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani