English Turkish Redhouse
SLIGHT : English Turkish Redhouse
slightslayt fiil adam yerine koymamak; önemsememek. isim adam yerine koymama; önemsememe
SLIM : English Turkish Redhouse
slimslîm sıfat (slimmer, slimmest)
ince.
zayıf, az (ihtimal, ümit)
SLIM PICKINGS : English Turkish Redhouse
konuşma dilikıtlık, darlık, imkânsızlık
SLIME : English Turkish Redhouse
slimeslaym isim
suyun yüzeyinde duran alg veya bakteri tabakası.
sümük
SLIMY : English Turkish Redhouse
slim.yslay'mi sıfat
sümükle kaplı, sümük bulaşmış.
sümük gibi, sümüksü.
alçak, pis, iğrenç
SLING : English Turkish Redhouse
slingslîng isim
(taş atmak için) sapan.
(yük kaldırmak için) izbiro, sapan.
(kırık kol v.b. için) askı. fiil (slung)
(ağ) atmak.
sapanla (taş) atmak.
(giysiyi) (omzuna) atmak
SLINGSHOT : English Turkish Redhouse
sling.shotslîng'şat isim sapan
SLINK : English Turkish Redhouse
slinkslîngk fiil (slunk) sinsi sinsi gitmek/yürümek
SLINKY : English Turkish Redhouse
slink.yslîng'ki sıfat
sinsi (hareket).
vücuda çok hoş bir şekilde oturan (rop)
SLIP : English Turkish Redhouse
slipslîp fiil (slipped, slipping)
kaymak: My foot slipped. Ayağım kaydı.
away/out dikkati çekmeden sessizce gitmek; in dikkati çekmeden sessizce girmek.
off (giysiyi) çıkarmak; on/into (giysiyi) giymek.
(değer) düşmek: They've slipped in my opinion. Gözümden düştüler.
up hata yapmak, yanlış yapmak.
belli etmeden (bir şeyi) (bir yere) koymak, sıkıştırmak, tutuşturmak.
out of (bir yerden) belli etmeden çıkmak, sıvışmak.
(hayvan) (kendini bağlayan bir şeyden) kurtulmak.
(durum) kötüye gitmek.
by (zaman) akıp gitmek
SLIP FROM SOMEONE'S MOUTH : English Turkish Redhouse
irinin ağzından kaçmak
SLIP OF THE TONGUE : English Turkish Redhouse
sürçülisan, dil sürçmesi
SLIP ONE'S MIND : English Turkish Redhouse
unutmak, aklından çıkmak: It slipped my mind. Onu unuttum
SLIP ONE'S SHOULDER : English Turkish Redhouse
omzu çıkmak
SLIP SOMEONE'S NOTICE : English Turkish Redhouse
irinin gözünden kaçmak
SLIPCOVER : English Turkish Redhouse
slip.cov.erslîp'k^vır isim koltuk veya kanepe kılıfı
SLIPKNOT : English Turkish Redhouse
slip.knotslîp'nat isim ilmik, bağlandığı yerde aşağı yukarı inip çıkan düğüm
SLIPPED DISK : English Turkish Redhouse
tıbbiyerinden kaymış disk
SLIPPER : English Turkish Redhouse
slip.perslîp'ır isim terlik; pantufla
SLIPPERY : English Turkish Redhouse
slip.per.yslîp'ıri sıfat
kaygan.
hiç sağlam olmayan (durum).
güvenilmez, kaypak, hilebaz
SLIPSHOD : English Turkish Redhouse
slip.shodslîp'şad sıfat yarımyamalak, üstünkörü
SLIPUP : English Turkish Redhouse
slip.upslîp'^p isim hata, yanlış, falso
SLIT : English Turkish Redhouse
slitslît fiil (slit, slitting) yarmak, yarık açmak; uzunluğuna kesmek. isim yarık; uzun ve dar bir kesik veya delik; yırtmaç
SLITHER : English Turkish Redhouse
slith.erslîdh'ır fiil
dengesini kaybetmişçesine kaymak; düşe kalka ilerlemek.
sürünerek gitmek; yılan gibi sürünüp gitmek
SLIVER : English Turkish Redhouse
sliv.erslîv'ır isim
kıymık.
ince dilim.
dar ve uzunca şey
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani