English Turkish Redhouse
SNAIL : English Turkish Redhouse
snailsneyl isim salyangoz
SNAKE : English Turkish Redhouse
snakesneyk isim
yılan.
sinsi ve hain kimse. fiil
yılan gibi sessizce ilerlemek.
yılan gibi kıvrılmak
SNAKE IN THE GRASS : English Turkish Redhouse
sinsi ve hain kimse
SNAKEBITE : English Turkish Redhouse
snake.bitesneyk'bayt isim yılan sokması
SNAKEY : English Turkish Redhouse
snakeysıfat bakınız snaky
SNAKY : English Turkish Redhouse
snakysıfat
yılan gibi, yılana benzeyen.
yılankavi.
yılan dolu
SNAP : English Turkish Redhouse
snapsnäp fiil (snapped, snapping)
at
i ağzıyla kapmaya çalışmak.
at (köpek)
i ısırmaya çalışmak.
kopmak; koparmak.
(kırbacı) şaklatmak; (sert bir rüzgârda dalgalanan bayrak gibi) şap diye ses çıkarmak.
up (alıcı) (satılan malı) kapmak, hemen satın almak.
çat diye kapanmak.
(bir şeyi) ters veya kızgın bir şekilde söylemek; at (birini) terslemek.
konuşma dili (fotoğraf) çekmek.
(göz) parlamak.
(parmaklarını) şakırdatmak.
konuşma dili aklını oynatmak.
çıtırdamak; çatırdamak. isim
çıtçıt, fermejüp.
gevrek bir bisküvi.
konuşma dili gayret, şevk.
çok kolay iş.
konuşma dili enstantane, enstantane fotoğraf.
çıtırtı, çıtırdama, çıt.
şak sesi, şak.
ağzıyla kapmaya çalışma.
(köpek) ısırmaya çalışma. sıfat ani, aniden yapılan
SNAP INTO ACTION : English Turkish Redhouse
hemen harekete geçmek
SNAP ONE'S FINGERS AT : English Turkish Redhouse
-i hiç önemsememek,
i takmamak
SNAP OUT OF IT : English Turkish Redhouse
kötü bir ruhsal durumdan kurtulmak: When he began whining about that to me I told him to snap out of it. Bana ondan yakınmaya başladığında, kendisine bundan vazgeçmesini söyledim
SNAP SOMEONE'S HEAD OFF : English Turkish Redhouse
irine çok ters bir cevap vermek
SNAP TO : English Turkish Redhouse
konuşma dili
acele etmek, çabuk olmak: Snap to! Haydi kımılda!
işe başlamak: Snap to it! Haydi iş başına!
SNAP UP AN OFFER : English Turkish Redhouse
ir teklifi hemen kabul etmek
SNAPPY : English Turkish Redhouse
snap.pysnäp'i sıfat
çok canlı.
kuru ve soğuk (hava).
şık
SNAPSHOT : English Turkish Redhouse
snap.shotsnäp'şat isim enstantane, enstantane fotoğraf
SNARE : English Turkish Redhouse
snaresner isim tuzak. fiil
tuzağa düşürmek.
(çok istenilen bir şeyi) elde etmek, kapmak
SNARE DRUM : English Turkish Redhouse
trampet
SNARL : English Turkish Redhouse
snarlsnarl fiil (up) karmakarışık hale gelmek, arapsaçına dönmek; karmakarışık bir hale getirmek. isim karmakarışık hal, arapsaçı
SNATCH : English Turkish Redhouse
snatchsnäç fiil kapmak; at kapmaya çalışmak. isim
kapış.
kısa süre; kısa parça
SNEAK : English Turkish Redhouse
sneaksnik fiil
sinsice ve sessizce ilerlemek/gitmek.
in/on/into/onto
e gizlice sokmak;
e gizlice girmek.
off/out of
den gizlice çıkarmak;
den gizlice çıkmak.
(bir şeyi) gizlice yapmak: She sneaked a glance at the book. Kitaba kaçamakla baktı. isim sinsi kimse. sıfat sinsi
SNEAKER : English Turkish Redhouse
sneak.ersni'kır isim tenis ayakkabısı
SNEER : English Turkish Redhouse
sneersnîr fiil
dudağını bükmek.
at
e dudak bükmek,
i küçümsemek
SNEEZE : English Turkish Redhouse
sneezesniz fiil
aksırmak, hapşırmak.
at
i hor görmek,
i küçümsemek. isim aksırık, hapşırık
SNICKER : English Turkish Redhouse
snick.ersnîk'ır fiil kıs kıs gülmek. isim kıs kıs gülüş
SNIDE : English Turkish Redhouse
snidesnayd sıfat şaka gibi görünen iğneli veya kırıcı (söz)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani