English Turkish Redhouse
SO MUCH THE BETTER. : English Turkish Redhouse
Daha iyi! İyi ya! İsabet!
SO THERE! : English Turkish Redhouse
işte! (Kızgınlıkla söylenen bir sözü pekiştirmek için kullanılır.): Furthermore, I shall have your electricity cut off. So there! Elektriğini de kestireceğim işte!
SO TO SPEAK : English Turkish Redhouse
tabir caizse
SO WHAT? : English Turkish Redhouse
E?/Ne olacak?
SO-AND-SO : English Turkish Redhouse
so-and-soso'wınso isim
filan kişi; bilmem kim.
herif; aşağılık adam/kadın, pis yaratık
SO-CALLED : English Turkish Redhouse
so-calledso'kôld' sıfat sözde: so-called painters sözde ressamlar
SO-SO : English Turkish Redhouse
so-soso'so' sıfat şöyle böyle, ne iyi ne kötü
SOAK : English Turkish Redhouse
soaksok fiil
suya bastırmak, suda bırakmak, ıslatmak; suda kalmak.
suya girmek, suda kalmak; suya sokmak, suda tutmak.
through
den sızmak.
into (bir sıvı) (bir yere) derinlemesine girmek/süzülmek.
sırsıklam etmek; sırsıklam olmak.
konuşma dili (birinden) çok fazla para istemek, (birini) kazıklamak
SOAK IN : English Turkish Redhouse
(bir şey) kafaya dank etmek
SOAK UP : English Turkish Redhouse
emmek, soğurmak, içine çekmek
SOAKING WET : English Turkish Redhouse
sırsıklam, sırılsıklam
SOAP : English Turkish Redhouse
soapsop isim
sabun.
radyo melodram dizisi. fiil sabunlamak
SOAP BUBBLE : English Turkish Redhouse
sabun köpüğü
SOAP DISH : English Turkish Redhouse
sabunluk, sabun tası
SOAP OPERA : English Turkish Redhouse
televizyon, radyomelodram dizisi
SOAP POWDER : English Turkish Redhouse
toz sabun, sabun tozu
SOAPBOX : English Turkish Redhouse
soap.boxsop'baks isim bakınız get up on one's soapbox
SOAPSUDS : English Turkish Redhouse
soap.sudssop's^dz isim, çoğul sabun köpüğü
SOAPY : English Turkish Redhouse
soap.yso'pi sıfat
sabunlu.
sabun gibi.
yaldızlı (söz); pohpohlamalarla dolu
SOAR : English Turkish Redhouse
soarsôr fiil
hızla yükselmek.
hızla uçmak.
havada süzülmek.
beyond
i aşmak;
in ötesine gitmek.
(bir yer üzerinde/bir yere) yükselmek
SOB : English Turkish Redhouse
sobsab fiil (sobbed, sobbing) hıçkıra hıçkıra ağlamak, hıçkırmak; hüngür hüngür ağlamak, hüngürdemek. isim hıçkırık; hüngürtü
SOBER : English Turkish Redhouse
so.berso'bır sıfat
ciddi, ağırbaşlı.
süssüz, gösterişsiz.
içkinin etkisi altında olmayan; ayık. fiil
ayıltmak.
durgunlaştırmak, düşünceli bir hale sokmak
SOBER SOMEONE UP : English Turkish Redhouse
irini ayıltmak
SOBER UP : English Turkish Redhouse
ayılmak
SOBRIETY : English Turkish Redhouse
so.bri.e.tysobray'ıti isim
ciddiyet, ağırbaşlılık.
süssüzlük, gösterişsizlik.
içkinin etkisi altında olmama; ayıklık
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani