English Turkish Redhouse
SOBRIQUET : English Turkish Redhouse
so.bri.juetso'brîkey isim lakap, takma ad
SOCCER : English Turkish Redhouse
soc.cersak'ır isim futbol, ayaktopu
SOCIABLE : English Turkish Redhouse
so.cia.bleso'şıbıl sıfat girgin, sokulgan
SOCIAL : English Turkish Redhouse
so.cialso'şıl sıfat
toplumsal, sosyal.
başka insanlarla beraber olmayı seven (kimse); kendi türünden başka hayvanlarla beraber olmayı seven (hayvan).
girgin, sokulgan.
sosyetik. isim parti, eğlence
SOCIALISE : English Turkish Redhouse
so.cial.iseso'şılayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız socialize
SOCIALISM : English Turkish Redhouse
so.cial.ismso'şılîzım isim sosyalizm, toplumculuk
SOCIALIST : English Turkish Redhouse
so.cial.istso'şılîst isim sosyalist, toplumcu. sıfat sosyalist, toplumcu, sosyalizme özgü
SOCIALITE : English Turkish Redhouse
so.cial.iteso'şılayt isim sosyetik kimse, sosyeteden biri
SOCIALIZATION : English Turkish Redhouse
so.cial.i.za.tionisim
sosyalizasyon, kamulaştırma, devletleştirme; toplumsallaştırma, sosyalleştirme.
ruhbilim sosyalleşme, toplumsallaşma; sosyalleştirme, toplumsallaştırma
SOCIALIZE : English Turkish Redhouse
so.cial.izeso'şılayz fiil
kamulaştırmak, devletleştirmek; toplumsallaştırmak, sosyalleştirmek.
ruhbilim sosyalleştirmek, toplumsallaştırmak
SOCIETY : English Turkish Redhouse
so.ci.e.tysısay'ıti isim
toplum; topluluk.
dernek, cemiyet.
sosyete
SOCIOLOGICAL : English Turkish Redhouse
so.ci.o.log.i.calsosiyılac'îkıl sıfat sosyoloqik, toplumbilimsel
SOCIOLOGIST : English Turkish Redhouse
so.ci.ol.o.gistsosiyal'ıcîst isim sosyolog, toplumbilimci
SOCIOLOGY : English Turkish Redhouse
so.ci.ol.o.gysosiyal'ıci isim sosyoloqi, toplumbilim
SOCK : English Turkish Redhouse
socksak isim kısa çorap, şoset
SOCK AWAY : English Turkish Redhouse
konuşma dilibir kenara (para) koymak: He's socked a little money away. Bir kenara biraz para koymuş
SOCKET : English Turkish Redhouse
sock.etsak'ît isim
anatomi oyuk, yuva.
elektrik duy.
içine bir şey geçirilen delik veya oyuk
SOD : English Turkish Redhouse
sodsad isim
(bir alanı kaplayan) çim.
(bir alandan toprağıyla birlikte alınan) çim parçası. fiil (sodded, sodding) (bir alanı) (böyle) çim parçalarıyla kaplamak
SODA : English Turkish Redhouse
so.daso'dı isim
kabartma tozu, sodyum bikarbonat.
soda, maden sodası.
üstüne soda dökülmüş dondurma.
gazoz
SODA CRACKER : English Turkish Redhouse
tuzlu bisküvi
SODA FOUNTAIN : English Turkish Redhouse
(mağaza veya eczanenin bir köşesinde bulunan, dondurma, gazoz v.b. satılan) büfe
SODA POP : English Turkish Redhouse
gazoz
SODA WATER : English Turkish Redhouse
soda, maden sodası
SODDEN : English Turkish Redhouse
sod.densad'ın sıfat
iyice ıslanmış; sırılsıklam.
içi iyi pişmemiş (ekmek, hamur, kek, tart v.b.)
SODIUM : English Turkish Redhouse
so.di.umso'diyım isim, kimya sodyum
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani