Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
SPATULA : English Turkish Redhouse

spat.u.laspäç'ûlı isim ıspatula

SPAY : English Turkish Redhouse

spayspey fiil (dişi hayvanı) kısırlaştırmak

SPEAK : English Turkish Redhouse

speakspik fiil (spoke, spoken)
konuşmak.
(gerçeği, sözü) söylemek: He couldn't speak a word. Hiçbir söz söyleyemedi

SPEAK ABOUT : English Turkish Redhouse

(bir konu) hakkında konuşmak

SPEAK FOR : English Turkish Redhouse

(birinin) lehinde konuşmak.
(birinin) yerine konuşmak

SPEAK FOR ITSELF : English Turkish Redhouse

(bir şeyin/şeylerin) ne olduğu meydanda/ortada/aşikâr olmak: It speaks for itself. Ne menem bir şey olduğu belli

SPEAK FOR THEMSELVES : English Turkish Redhouse

(bir şeyin/şeylerin) ne olduğu meydanda/ortada/aşikâr olmak: It speaks for itself. Ne menem bir şey olduğu belli

SPEAK ILL FOR : English Turkish Redhouse

(biri/bir şey) için olumlu/olumsuz bir puan olmak

SPEAK ILL OF : English Turkish Redhouse

hakkında kötü konuşmak

SPEAK IN SIGN LANGUAGE : English Turkish Redhouse

el kol hareketleriyle konuşmak

SPEAK OF : English Turkish Redhouse

den söz etmek,
den bahsetmek.
i göstermek,
e işaret etmek: It speaks of careful planning. Dikkatli bir ön çalışma yapıldığını gösteriyor

SPEAK ON : English Turkish Redhouse

(bir konu) hakkında konuşmak

SPEAK ONE'S MIND : English Turkish Redhouse

ne düşündüğünü açıkça söylemek

SPEAK ONE'S PIECE : English Turkish Redhouse

kendi fikrini belirtmek

SPEAK OUT : English Turkish Redhouse

ne düşündüğünü açıkça söylemek.
daha yüksek sesle konuşmak

SPEAK OUT AGAINST : English Turkish Redhouse

-in aleyhinde konuşmak

SPEAK UP : English Turkish Redhouse

daha yüksek sesle konuşmak.
ne düşündüğünü açıkça söylemek

SPEAK UP FOR : English Turkish Redhouse

-in lehinde konuşmak

SPEAK WELL FOR : English Turkish Redhouse

(biri/bir şey) için olumlu/olumsuz bir puan olmak

SPEAK WITH CONVICTION : English Turkish Redhouse

inançla konuşmak

SPEAKER : English Turkish Redhouse

speak.erspi'kır isim
konuşmacı.
sözcü.
politika meclis başkanı.
televizyon spiker.
hoparlör

SPEAR : English Turkish Redhouse

spearspîr isim mızrak, kargı; zıpkın. fiil mızrakla vurmak, kargılamak; zıpkınlamak

SPECIAL : English Turkish Redhouse

spe.cialspeş'ıl sıfat özel, normal olmayan. isim
özel bir program.
(normal tarifede bulunmayan) özel bir tren.
(fiyatta) özel bir indirim.
(lokantada her zaman yapılmayan) yemek: Today's special is potato soup. Bugünkü özel yemeğimiz patates çorbası

SPECIAL DELIVERY : English Turkish Redhouse

ekspres mektup

SPECIALISE : English Turkish Redhouse

spe.cial.isespeş'ılayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız specialize