Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
STAND HIGH WITH : English Turkish Redhouse

(birinin) gözüne girmiş olmak

STAND IDLE : English Turkish Redhouse

(makine) kullanılmamak.
(biri) hiçbir şey yapmadan durmak: Don't qust stand there idle; help us! Orada öyle boş durma; bize yardım et!

STAND IN FOR : English Turkish Redhouse

(birine) vekâlet etmek

STAND IN LINE : English Turkish Redhouse

kuyrukta beklemek

STAND IN SOMEONE'S WAY : English Turkish Redhouse

birine mâni olmak, birine engel olmak, birini engellemek.
birinin yolunu kapamak

STAND ON CEREMONY : English Turkish Redhouse

esmi davranmak

STAND ON ONE'S OWN TWO FEET : English Turkish Redhouse

kendi yağıyla kavrulmak, kimseye muhtaç olmamak

STAND ONE'S GROUND : English Turkish Redhouse

askeri üstünde bulunduğu yeri başarıyla savunmak.
savunduğundan vazgeçmemek

STAND OUT : English Turkish Redhouse

göze çarpmak

STAND OVER : English Turkish Redhouse

(birinin) başında durmak

STAND PAT : English Turkish Redhouse

konuşma dili
kararını değiştirmeyi reddetmek.
yerinde saymak, hiç değişmemek, hiç ilerlememek

STAND SOMEONE IN GOOD STEAD : English Turkish Redhouse

irinin işine yaramak, faydasını görmek

STAND SOMEONE UP : English Turkish Redhouse

andevuya gelmeyerek birini boşuna bekletmek

STAND STILL : English Turkish Redhouse

kıpırdamadan/kımıldamadan/hareket etmeden durmak

STAND TO GAIN : English Turkish Redhouse

(muhtemelen) kazanabilmek: What do we stand to gain from this? Bunun sonucunda ne kazanacağız?

STAND TO LOSE : English Turkish Redhouse

(muhtemelen) kaybedebilmek: What does she stand to lose? Ne kaybedebilir?

STAND TRIAL : English Turkish Redhouse

yargılanmak

STAND UP FOR : English Turkish Redhouse

-i savunmak,
i desteklemek

STAND UP TO : English Turkish Redhouse

(birine) karşı gelmek, kafa tutmak.
(bir şeye) dayanmak, (bir şeye karşı) dayanıklı olmak

STAND-IN : English Turkish Redhouse

stand-inständ'în isim dublör

STANDARD : English Turkish Redhouse

stan.dardstän'dırd isim
standart.
ahlak; değer: She has high standards. Onun ahlaki değerleri yüksek.
standart, ölçün.
sancak, bayrak.
ekonomi para standardı

STANDARD DEVIATION : English Turkish Redhouse

standart sapma

STANDARD OF LIVING : English Turkish Redhouse

aşam standardı, yaşam düzeyi

STANDARD-BEARER : English Turkish Redhouse

stan.dard-bear.erstän'dırd.berır isim
bayraktar, sancaktar, alemdar.
bayraktar, önder

STANDARDISE : English Turkish Redhouse

stan.dard.isestän'dırdayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız standardize