English Turkish Redhouse
STREET VENDER : English Turkish Redhouse
işportacı
STREET VENDOR : English Turkish Redhouse
işportacı
STREETCAR : English Turkish Redhouse
street.carstrit'kar isim tramvay
STREETWALKER : English Turkish Redhouse
street.walk.erstrit'wôkır isim fahişe, orospu
STRENGTH : English Turkish Redhouse
strengthstrengkth isim kuvvet, güç
STRENGTHEN : English Turkish Redhouse
strength.enstrengk'thın fiil kuvvetlendirmek, güçlendirmek; sağlamlaştırmak; takviye etmek; pekiştirmek, artırmak; kuvvetlenmek, kuvvet bulmak
STRENGTHEN SOMEONE'S HAND : English Turkish Redhouse
irinin eline koz vermek
STRENUOUS : English Turkish Redhouse
stren.u.ousstren'yuwıs sıfat
yorucu, ağır, zor (iş).
gayretli
STRESS : English Turkish Redhouse
stressstres isim
gerilim.
stres. fiil vurgulamak
STRETCH : English Turkish Redhouse
stretchstreç fiil
germek.
esnetmek; esnemek: Rubber will stretch. Kauçuk esner.
uzanmak: The lake stretched to the horizon. Göl ufka doğru uzanıyordu.
gerinmek.
(out) (uzuvlarını) alabildiğine uzatmak: She stretched her arms. Kollarını alabildiğine uzattı.
out uzanmak: He stretched out on the couch. Kanepenin üstüne uzandı.
(belirli bir süre) boyunca devam etmek. isim
gerinme.
esneklik, elastikiyet.
bölüm, kısım, parça
STRETCH A RULE : English Turkish Redhouse
kuralı harfi harfine uygulamamak, kuralın bir kısmını görmezlikten gelmek
STRETCH THE TRUTH : English Turkish Redhouse
abartmak
STRETCHER : English Turkish Redhouse
stretch.erstreç'ır isim sedye
STREW : English Turkish Redhouse
strewstru fiil (strewed, strewed/strewn) saçmak, yaymak
STRICKEN : English Turkish Redhouse
strick.enstrîk'ın fiil bakınız strike sıfat with/by
e uğramış, yakalanmış veya tutulmuş: stricken by poverty fakir bir hale düşmüş
STRICT : English Turkish Redhouse
strictstrîkt sıfat
sert, katı, çok kuralcı, kurallara çok bağlı.
tam; sıkı
STRICTLY : English Turkish Redhouse
strict.lyzarf bakınız strictly speaking
STRICTLY SPEAKING : English Turkish Redhouse
kurallara bakılırsa
STRIDDEN : English Turkish Redhouse
strid.denstrîd'ın fiil bakınız stride
STRIDE : English Turkish Redhouse
stridestrayd fiil (strode, stridden)
uzun adımlarla yürümek.
over bir adımda
in üstünden geçmek. isim uzun adım
STRIDE OUT OF : English Turkish Redhouse
uzun adımlarla yürüyerek çıkmak
STRIDENT : English Turkish Redhouse
stri.dentstrayd'ınt sıfat
gürültülü; tiz, rahatsız edici (ses).
rahatsız edici (renk).
katı, sert (ifade)
STRIFE : English Turkish Redhouse
strifestrayf isim
savaş; çatışma.
kavga; çekişme; arbede
STRIKE : English Turkish Redhouse
strikestrayk fiil (struck, struck/stricken)
vurmak.
çarpmak.
(yıldırım) düşmek.
(kibriti) çakmak, yakmak.
(piyanonun veya daktilonun tuşlarına) basmak.
(saat) (belirli bir zamanı) çalmak.
(birinde) izlenim bırakmak.
(madeni parayı) basmak.
grev yapmak.
birdenbire (birinin) aklına gelmek; birdenbire anlamak.
into (bir şeyi) (başka bir şeye) saplamak, vurmak
STRIKE A BALANCE : English Turkish Redhouse
uzlaşmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani