English Turkish Redhouse
GET THE JITTERS : English Turkish Redhouse
sinirli olmak, korku duymak
GET THE JUMP ON : English Turkish Redhouse
konuşma dili-den önce davranmak
GET THE JUMP ON SOMEONE : English Turkish Redhouse
argobirinden önce davranmak, üstün gelerek birini şaşırtmak
GET THE MESSAGE : English Turkish Redhouse
argoanlamak, çakmak
GET THE NOD : English Turkish Redhouse
argo
izin almak.
seçilmek
GET THE PICTURE : English Turkish Redhouse
argoanlamak, çakmak
GET THE PUSH : English Turkish Redhouse
konuşma dilisepetlenmek/işten atılmak
GET THE RED CARPET TREATMENT : English Turkish Redhouse
konuşma dilişatafatlı bir şekilde karşılanıp ağırlanmak
GET THE RUNAROUND : English Turkish Redhouse
argokaçamak cevap almak
GET THE SACK : English Turkish Redhouse
konuşma diliişten kovulmak, sepetlenmek
GET THE SHAFT : English Turkish Redhouse
argo(birinin) canı yanmak
GET THE SHAKES : English Turkish Redhouse
konuşma dilititremeye başlamak, titreme nöbetine tutulmak
GET THE SHORT END OF THE STICK : English Turkish Redhouse
konuşma dili(birinin) payına en kötüsü düşmek: I got the short end of the stick. Benim payıma en kötüsü düştü
GET THE SHOW ON THE ROAD : English Turkish Redhouse
konuşma dilibaşlamak; işleri başlatmak
GET THE UPPER HAND : English Turkish Redhouse
üstün duruma geçmek; on (birinden) daha avantajlı bir duruma geçmek
GET THE URGE TO : English Turkish Redhouse
(bir şey yapmayı) çok istemek: He suddenly got the urge to make money. Birdenbire içinde para kazanma tutkusu uyandı
GET THE WORST OF : English Turkish Redhouse
yenilmek, sırtı yere getirilmek, alt edilmek.
den kazançlı çıkmamak
GET THE WORST OF IT : English Turkish Redhouse
yenilmek, altta kalmak.
en çok zarara uğramak
GET THROUGH : English Turkish Redhouse
(to)
e varmak,
e ulaşmak.
(tasarı, teklif v.b.) (meclisten) geçmek, onaylanmak.
(sınav, sınıf, kurs v.b.'ni) geçmek; (okulu) bitirmek.
to (birine) (bir şeyi) anlatmak, (bir şeyi) (birinin) kafasına sokmak.
(to) (biriyle) telefon bağlantısı kurmak; (birinin numarasını) telefonda çıkarmak.
(with)
i bitirmek.
i tüketmek.
(zor bir durumu) atlatmak; (zor bir zamanı) geçirmek
GET THROUGH TO : English Turkish Redhouse
e bir şey anlatmak: I can't get through to her. Ona bir şey anlatamam.
kafasına girmek: I think it's finally gotten through to him. Nihayet anladı galiba
GET TO : English Turkish Redhouse
konuşma dili
başlamak (Mastarla birlikte kullanılır.): They got to talking. Konuşmaya başladılar.
lazım olmak, gerekmek; şart olmak: I've got to go now! Şimdi gitmem gerek!
GET TO KNOW : English Turkish Redhouse
-i tanımak
GET TO SLEEP : English Turkish Redhouse
uyumak
GET TO THE BOTTOM OF SOMETHING : English Turkish Redhouse
esas meselenin ne olduğunu öğrenmek
GET TO THE FINALS : English Turkish Redhouse
finale kalmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani