English Turkish Redhouse
SUCCESSION : English Turkish Redhouse
suc.ces.sionsıkseş'ın isim
of (birbirini takip eden) bir sürü (kimse); (birbirini takip eden) bir dizi (şey): This place has had a succession of owners. Bu yerin bir sürü sahibi oldu.
birbirini takip etme: The events took place in rapid succession. Olaylar hızla birbirini takip etti.
(birinin yerine veya bir şeye) halef veya vâris olarak sahip olma.
hukuk halef olma.
halef olma hakkı.
halefler
SUCCESSIVE : English Turkish Redhouse
suc.ces.sivesıkses'îv sıfat peş peşe, arka arkaya, üst üste
SUCCESSOR : English Turkish Redhouse
suc.ces.sorsıkses'ır isim halef; vâris
SUCCOR : English Turkish Redhouse
suc.cors^k'ır fiil imdat etmek, imdadına yetişmek. isim imdat, yardım
SUCCOUR : English Turkish Redhouse
suc.cours^k'ır fiil imdat etmek, imdadına yetişmek. isim imdat, yardım
SUCCULENT : English Turkish Redhouse
suc.cu.lents^k'yılınt sıfat
taze ve sulu (meyve, sebze).
lezzetli, kart olmayan (et)
SUCCUMB : English Turkish Redhouse
suc.cumbsık^m' fiil
(to) dayanamamak, direnememek, yenilmek; dayanamayarak karşı gelmekten vazgeçmek.
(to) (bir hastalığa) karşı direnemeyip ölmek, yenik düşmek
SUCH : English Turkish Redhouse
suchs^ç zamir
öyle/şöyle/böyle bir kişi veya şey; öyle/şöyle/böyle kişiler veya şeyler: It's his philosophy, if it may be called such. Onun felsefesidir, eğer ona felsefe demek doğruysa. His request was such that it couldn't be refused. Onun ricası geri çevrilecek cinsten değildi. Such is life. İşte hayat böyle. Such was not my intention. Niyetim öyle değildi.
.. gibi: Fruits such as raspberries and blackberries don't keep for long. Ağaççileği ve böğürtlen gibi meyveler çabuk bozulur. sıfat
öyle; şöyle; böyle: Such things are easy for her. Böyle şeyler ona kolay geliyor. It appears to be such. Öyle görünüyor.
öyle, o kadar; şöyle, şu kadar; böyle, bu kadar: It wasn't such a hard test. O kadar zor bir sınav değildi.
e benzeyen,
e benzer: It's a muskrat or some such thing. Miskfaresi veya ona benzer bir şey. He's got twenty such roses. Onda bunun gibi yirmi gül var. You'll do no such thing! Öyle bir şey yapamazsın! You can consult me about such matters. Bu gibi meselelerde bana danışabilirsiniz.
Ne
..!/Ne kadar
..!: Such vulgarity! Ne adilik!
SUCH A ONE : English Turkish Redhouse
öyle biri; öyle biri
SUCH AND SUCH : English Turkish Redhouse
filan şey, filan, falan şey, falan.
filan, falan
SUCH AS HE IS : English Turkish Redhouse
Küçümseme belirtir: The doctors, such as they were, had never heard of ether. Hekim geçinenlerin lokmanruhundan haberi bile yoktu
SUCH STORIES WRING THE HEART. : English Turkish Redhouse
Öyle hikâyeler insanın kalbini burar
SUCHLIKE : English Turkish Redhouse
such.likes^ç'layk sıfat benzer. zamir buna benzeyenler, benzerler; benzer bir kişi, benzer; benzer bir şey, benzer
SUCK : English Turkish Redhouse
sucks^k fiil
emmek.
konuşma dili (bir şey) berbat olmak
SUCK UP TO : English Turkish Redhouse
konuşma dili(birine) yağcılık etmek
SUCKER : English Turkish Redhouse
suck.ers^k'ır isim
konuşma dili enayi, aptal.
(horoz şekeri gibi emilerek yenen) çubuklu şeker.
(bitkinin dibinden çıkan) sürgün, fışkın, piç.
zooloji çekmen, vantuz.
(lastik) vantuz
SUCKLE : English Turkish Redhouse
suck.les^k'ıl fiil
i emzirmek,
e meme vermek
SUCTION : English Turkish Redhouse
suc.tions^k'şın isim emme
SUCTION FAN : English Turkish Redhouse
emici vantilatör
SUDAN : English Turkish Redhouse
Su.dansudän' isim Sudan, Sudan Cumhuriyeti
SUDANESE : English Turkish Redhouse
Su.da.nesesudıniz' isim (Sudanese) Sudanlı; Sudan Cumhuriyetli. sıfat
Sudan, Sudan Cumhuriyeti'ne özgü.
coğrafya Sudan, Sudan'a özgü.
Sudanlı; Sudan Cumhuriyetli
SUDDEN : English Turkish Redhouse
sud.dens^d'ın sıfat ani
SUDDENLY : English Turkish Redhouse
sud.den.lyzarf birdenbire, aniden, ansızın
SUDS : English Turkish Redhouse
sudss^dz isim, çoğul
(sabunlu suyun üstündeki) köpükler.
argo bira
SUDSY : English Turkish Redhouse
sudsysıfat köpüklü
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani