English Turkish Redhouse
SUGARCANE : English Turkish Redhouse
sug.ar.caneşûg'ırkeyn isim şekerkamışı
SUGARCOAT : English Turkish Redhouse
sug.ar.coatşûg'ırkot fiil
şekerle kaplamak.
(kötü bir şeyi) güzel ve masum bir kisve altında saklamak.
(zor veya tatsız bir şeyi) daha çekilir bir hale sokmak
SUGARY : English Turkish Redhouse
sug.ar.yşûg'ıri sıfat
şekerli; tatlı.
abartılı veya sahte bir tatlılığı veya şirinliği olan
SUGGEST : English Turkish Redhouse
sug.gestsıgcest', sıcest' fiil
(fikir) ileri sürmek, öne sürmek; teklif etmek, önermek.
(bir şey) (başka bir şeyi) akla getirmek.
(belirli bir) izlenim bırakmak, hissini vermek
SUGGESTION : English Turkish Redhouse
sug.ges.tionsıgces'çın isim
ileri sürülen fikir; teklif, öneri.
belli belirsiz bir şey.
(fikir) ileri sürme; teklif etme.
(bir şey) (başka bir şeyi) akla getirme.
ruhbilim telkin
SUGGESTIVE : English Turkish Redhouse
sug.ges.tivesıgces'tîv sıfat açık saçık; açık saçık şeyleri ima eden
SUICIDAL : English Turkish Redhouse
su.i.ci.dalsuwısayd'ıl sıfat
intihar etme isteğinden kaynaklanan.
intihara doğru giden.
intiharla eşanlamlı.
kendini veya kurumu yok edecek (bir karar, bir hareket v.b.)
SUICIDE : English Turkish Redhouse
su.i.cidesu'wısayd isim intihar
SUIT : English Turkish Redhouse
suitsut fiil
uygun gelmek; (birinin) zevkine veya ihtiyacına göre olmak.
(birine) yakışmak, (birine) göre olmak.
(bir şeyin) adamı olmak.
to (bir şeyi) (başka bir şeye) uygun bir hale getirmek
SUIT ONESELF : English Turkish Redhouse
kendi istediği gibi yapmak
SUIT YOURSELF! : English Turkish Redhouse
Nasıl istersen!
SUITABILITY : English Turkish Redhouse
suit.a.bil.i.tysutıbîl'ıti isim uygunluk
SUITABLE : English Turkish Redhouse
suit.a.blesu'tıbıl sıfat uygun; münasip, müsait; yerinde; elverişli
SUITCASE : English Turkish Redhouse
suit.casesut'keys isim bavul
SUITE : English Turkish Redhouse
suiteswit isim
(mobilya için) takım.
birkaç odadan ibaret olan daire.
müzik süit.
maiyet
SUITOR : English Turkish Redhouse
suit.orsu'tır isim talip: Mediha has three suitors. Mediha'nın üç talibi var
SULFUR : English Turkish Redhouse
sul.furs^l'fır isim, kimya kükürt
SULFURIC : English Turkish Redhouse
sul.fu.rics^lfyûr'îk sıfat, kimya sülfürik
SULK : English Turkish Redhouse
sulks^lk fiil somurtmak, surat asmak. isim bakınız be in a sulk be in the sulks have a fit of the sulks
SULKY : English Turkish Redhouse
sulk.ys^l'ki sıfat somurtkan, somurtuk, asık suratlı
SULLEN : English Turkish Redhouse
sul.lens^l'ın sıfat
öfke dolu fakat sessiz.
(fırtınaya gebe bir havaya özgü) kurşuni, karanlık (gök, bulutlar)
SULLY : English Turkish Redhouse
sul.lys^l'i fiil kirletmek, lekelemek; gölge düşürmek
SULPHUR : English Turkish Redhouse
sul.phurs^l'fır isim, İngiliz İngilizcesi bakınız sulfur
SULTAN : English Turkish Redhouse
sul.tans^l'tın isim sultan (erkek hükümdar)
SULTANA : English Turkish Redhouse
sul.tan.as^ltän'ı, s^lta'nı isim
sultani kuru üzüm.
camgüzeli.
sultan (sultanın karısı/annesi/kızkardeşi/kızı)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani