English Turkish Redhouse
SUPERPOWER : English Turkish Redhouse
su.per.pow.ersupırpau'wır isim süper devlet
SUPERSEDE : English Turkish Redhouse
su.per.sedesupırsid' fiil (yeni bir şey) (eski bir şeyin) yerini almak
SUPERSONIC : English Turkish Redhouse
su.per.son.icsupırsan'îk sıfat süpersonik, sesüstü
SUPERSTAR : English Turkish Redhouse
su.per.starsu'pırstar isim, sinema, müzik, tiyatro büyük yıldız, süperstar
SUPERSTITION : English Turkish Redhouse
su.per.sti.tionsupırstîş'ın isim boş inanç, batıl itikat, hurafe
SUPERSTITIOUS : English Turkish Redhouse
su.per.sti.tioussupırstîş'ıs sıfat
boş inançtan kaynaklanan.
boş inançlara inanan; boş inançların etkisinde olan
SUPERVENE : English Turkish Redhouse
su.per.venesupırvin' fiil (bir olay/bir durum sürerken) (başka bir şey) meydana gelmek; (bir olay/bir durum meydana geldikten sonra) (başka bir şey) meydana gelmek
SUPERVISE : English Turkish Redhouse
su.per.visesu'pırvayz fiil gözetip denetleyerek idare etmek, gözetip denetlemek
SUPERVISION : English Turkish Redhouse
su.per.vi.sionsupırvîq'ın isim gözetip denetleyerek idare etme, gözetim ve denetim
SUPERVISOR : English Turkish Redhouse
su.per.vi.sorisim şef, amir
SUPINE : English Turkish Redhouse
su.pinesupayn' sıfat
sırtüstü yatan.
miskin, pasif, inisiyatiften yoksun
SUPPER : English Turkish Redhouse
sup.pers^p'ır isim akşam yemeği
SUPPLANT : English Turkish Redhouse
sup.plantsıplänt' fiil
(birinin) ayağını kaydırıp yerine geçmek.
(yeni bir şey) (eski bir şeyin) yerini almak
SUPPLE : English Turkish Redhouse
sup.ples^p'ıl sıfat
çeviklikle hareket edebilen, çevik.
yumuşak ve esnek
SUPPLEMENT : English Turkish Redhouse
sup.ple.ments^p'lımınt isim ilave, ek. fiil by (belirli bir şey yaparak) (bir şeyin) eksikliklerini gidermek; by (belirli bir şey yaparak) (bir şeyi) artırmak; with (belirli bir şeyle) (bir şeyi) artırmak
SUPPLEMENTARY : English Turkish Redhouse
sup.ple.men.ta.rysıfat ek olan, ek
SUPPLIANT : English Turkish Redhouse
sup.pli.ants^p'liyınt isim yalvaran kimse
SUPPLICANT : English Turkish Redhouse
sup.pli.cants^p'lıkınt isim yalvaran kimse
SUPPLICATE : English Turkish Redhouse
sup.pli.cates^p'lıkeyt fiil yalvarmak
SUPPLICATION : English Turkish Redhouse
sup.pli.ca.tions^plıkey'şın isim yalvarma, yalvarış
SUPPLIER : English Turkish Redhouse
sup.pli.ersıplay'ır isim mal sağlayan kimse veya firma
SUPPLY : English Turkish Redhouse
sup.plysıplay' fiil with (birinin ihtiyacını) karşılamak; (bir şeyi) bulup (müşteriye) ulaştırmak. isim
(ileride kullanılmak üzere hazır olan) miktar.
çoğul gereçler, malzeme, materyal
SUPPLY AND DEMAND : English Turkish Redhouse
ekonomisunu ve istem, arz ve talep
SUPPORT : English Turkish Redhouse
sup.portsıpôrt' fiil
desteklemek, arka olmak.
(birini) geçindirmek.
taşımak; payandalamak; (- in ağırlığını) kaldırmak.
pekiştirmek.
beslemek; ayakta tutmak.
(birini) (manen) ayakta tutmak.
(bir şeyin) masraflarını çekmek/karşılamak.
tahammül etmek, çekmek. isim
destekleme, destek.
askeri destek.
destek, dayanak, yapıda destek unsuru.
(maddi veya manevi) destek
SUPPORTER : English Turkish Redhouse
sup.port.ersıpôr'tır isim (birini/bir şeyi) destekleyen kimse, destekçi; taraftar
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani