Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
SWEEPING : English Turkish Redhouse

sweep.ingswi'pîng sıfat
çok kapsamlı, çok geniş, büyük çapta.
fazla genel, yeterince fark gözetmeyen.
geniş, panoramik (manzara)

SWEEPINGS : English Turkish Redhouse

sweep.ingsisim, çoğul süprüntü

SWEEPSTAKES : English Turkish Redhouse

sweep.stakesswip'steyks isim
at yarışı.
piyango.
yarışma

SWEET : English Turkish Redhouse

sweetswit sıfat
tatlı; şekerli.
tatlı, hoş; sevimli, şirin: sweet sounds hoş sesler. a sweet lady tatlı bir hanım. isim
İngiliz İngilizcesi tatlı.
İngiliz İngilizcesi şeker.
çoğul şekerli yiyecekler

SWEET CORN : English Turkish Redhouse

tatlı bir mısır türü

SWEET PEA : English Turkish Redhouse

ıtrışahi, ıtırşahi

SWEET PEPPER : English Turkish Redhouse

dolmalık biber; çarliston biberi, tatlı biber

SWEET POTATO : English Turkish Redhouse

tatlıpatates, sarmaşıkpatatesi

SWEET WATER : English Turkish Redhouse

tatlı su

SWEET-TALK : English Turkish Redhouse

sweet-talkswit'tôk fiil (birini) tatlı sözlerle ikna etmek veya kandırmak

SWEETBREAD : English Turkish Redhouse

sweet.breadswit'bred isim, kasaplık uykuluk

SWEETEN : English Turkish Redhouse

sweet.enswit'ın fiil
tatlılaştırmak, tatlı yapmak, şeker tadı vermek.
daha hoş yapmak; daha hoş bir hale getirmek, tatlılaştırmak, daha çekici yapmak; iticiliğini azaltmak

SWEETENER : English Turkish Redhouse

sweet.en.erisim (yiyecek veya içeceği) tatlı yapan madde, tatlandırıcı

SWEETENING : English Turkish Redhouse

sweet.en.ingisim
tatlılaştırma, tatlı yapma.
daha hoş yapma; tatlılaştırma, daha çekici yapma; iticiliğini azaltma.
(yiyecek veya içeceği) tatlı yapan madde, tatlandırıcı

SWEETHEART : English Turkish Redhouse

sweet.heartswit'hart isim sevgili

SWEETIE : English Turkish Redhouse

sweet.ieswi'ti isim, konuşma dili sevgili

SWELL : English Turkish Redhouse

swellswel fiil (swelled, swelled/swollen)
şişmek, kabarmak; şişirmek.
artmak; artırmak.
denizcilikle ilgili (yelken) (rüzgârla) dolmak/şişmek; (rüzgâr) (yelkeni) doldurmak/şişirmek.
(öfke v.b.) kabarmak: He swelled with anger. Öfkesi kabardı. isim
ölü dalga.
dalgalanma.
artma, artış. sıfat, konuşma dili harika, çok güzel

SWELLING : English Turkish Redhouse

swell.ingisim
şişkinlik, şişlik, şiş, şişmiş yer.
şişme; şişirme

SWELTER : English Turkish Redhouse

swel.terswel'tır fiil (sıcaktan) terleyerek bunalmak. isim bakınız be in a swelter

SWELTERING : English Turkish Redhouse

swel.ter.ingsıfat
(sıcaklığıyla) insanı çok terletip bunaltan.
bunaltıcı, boğucu (sıcak)

SWEPT : English Turkish Redhouse

sweptswept fiil bakınız sweep

SWERVE : English Turkish Redhouse

swerveswırv fiil
birdenbire başka bir tarafa yönelmek; (taşıtı) birdenbire başka bir yöne sürmek: He swerved the car to the right to avoid hitting the dog. Köpeğe çarpmamak için direksiyonu birden sağa kırdı.
(hedeften, fikirden, inançtan) ayrılmak, sapmak. isim
birdenbire başka bir tarafa yönelme/yöneliş; (taşıtı) başka bir yöne sürme.
(hedeften, fikirden, inançtan) ayrılma, sapma

SWIFT : English Turkish Redhouse

swiftswîft sıfat
çabuk, hızlı, süratli.
konuşma dili akıllı; makul; zeki

SWIFTNESS : English Turkish Redhouse

swift.nessisim çabukluk, hız, sürat

SWIG : English Turkish Redhouse

swigswîg fiil, konuşma dili (swigged, swigging) içmek. isim yudum