English Turkish Redhouse
SWILL : English Turkish Redhouse
swillswîl fiil
çok içmek.
(domuza) sulandırılmış yemek artıkları vermek.
üstüne su dökerek (bir yeri) temizlemek. isim (domuza yedirilen) sulandırılmış yemek artıkları
SWIM : English Turkish Redhouse
swimswîm fiil (swam, swum, swimming)
(suda) yüzmek: They were swimming in the creek. Çayda yüzüyorlardı.
(akarsu, göl v.b.'ni) yüzerek geçmek.
(bir şey içinde) yüzmek; (bir şeyle) dolu olmak; (bir şeye) bol miktarda sahip olmak: These beans are swimming in grease. Bu fasulye ağ içinde yüzüyor. She was swimming in money. Para içinde yüzüyordu.
(birinin başı) dönmek.
yüzdürmek;
in yüzmesine yardım etmek: He swam the horse across the river. Atı yüzdürerek nehirden geçirdi. isim yüzüş, yüzme: Where do you take your morning swim? Sabahları nerede yüzüyorsun? sıfat yüzmekle ilgili; yüzerken kullanılan veya giyilen
SWIMMING : English Turkish Redhouse
swim.mingswîm'îng isim yüzme
SWIMMING POOL : English Turkish Redhouse
yüzme havuzu
SWIMMING TRUNKS : English Turkish Redhouse
(erkekler için) mayo: He bought a pair of swimming trunks. Mayo aldı
SWIMMINGLY : English Turkish Redhouse
swim.ming.lyzarf bakınız go swimmingly
SWIMSUIT : English Turkish Redhouse
swim.suitswîm'sut isim mayo
SWINDLE : English Turkish Redhouse
swin.dleswîn'dıl fiil dolandırmak, dolandırıcılık etmek. isim dolandırma; dolandırıcılık
SWINDLER : English Turkish Redhouse
swin.dlerisim dolandırıcı
SWINE : English Turkish Redhouse
swineswayn isim (swine)
domuz.
konuşma dili pis herif
SWING : English Turkish Redhouse
swingswîng fiil (swung)
(sarkaç gibi) sallanmak; sallamak.
(bir yöne) çevirivermek.
asmak.
(beysbol veya golf sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallamak; (baltayı) indirmek; (sopayı, bastonu) savurmak.
(oyları/seçimin sonucunu) tayin etmek.
başarmak, becermek: Can you swing a new car on your present salary? Şimdiki maaşınla yeni bir araba satın alabilir misin?
around dönüvermek.
(geniş bir yay çizerek) (bir yöne doğru) dönmek.
(bir şeye tutunarak) (bir yerden) (başka bir yere) atlamak/sıçramak.
(bir durumdan) (başka bir duruma) geçivermek.
salına salına yürümek/gitmek.
at (birine) yumruk savurmak.
(kapı, köprü v.b.) (bir eksen üzerinde) dönmek;
i döndürmek: She was swinging on the gate. Kapının üzerinde bir ileri bir geri sallanıyordu. The door swung to. Kapı kendiliğinden kapandı. isim
(beysbol sopası, tenis raketi, orak v.b.'ni) sallama, sallayış; (baltayı) indirme, indiriş; (sopayı, bastonu, yumruğu) savurma, savuruş.
(sarkaç gibi) sallanma, sallanış; sallama, sallayış.
(bir durumdan) (başka bir duruma) geçiverme.
salıncak
SWING INTO ACTION : English Turkish Redhouse
harekete geçivermek
SWINGING : English Turkish Redhouse
swing.ingswîng'îng sıfat, konuşma dili çok hareketli ve neşeli
SWINGING DOOR : English Turkish Redhouse
çarpma kapı
SWINISH : English Turkish Redhouse
swin.ishsway'nîş sıfat çok kaba; hayvani, hayvanca
SWIPE : English Turkish Redhouse
swipeswayp fiil
konuşma dili çalmak, aşırmak, araklamak, yürütmek.
çarpmak, vurmak.
at (birine) yumruk savurmak; (bir şeyi)
e doğru şöyle bir sallamak. isim vurmak amacıyla yapılan hareket; yumruk savurma; (bir şeyi) sallama
SWIRL : English Turkish Redhouse
swirlswırl fiil dönmek; girdap gibi dönmek, helezonlaşarak dönmek; döndürmek; girdap gibi döndürmek; helezonlaştırarak döndürmek. isim dönme; girdap gibi dönme, helezoni dönüş; girdap, helezon; helezoni kıvrım
SWISH : English Turkish Redhouse
swishswîş fiil
(havada hareket ederken) ıslık gibi ses çıkarmak.
(yapraklar, ipek v.b.) hışırdamak. isim
ıslık gibi keskin bir ses.
hışırtı
SWISS : English Turkish Redhouse
Swissswîs isim (Swiss) İsviçreli. sıfat
İsviçre, İsviçre'ye özgü.
İsviçreli
SWITCH : English Turkish Redhouse
switchswîç isim
elektrik anahtarı/düğmesi, anahtar, düğme, komütatör; şalter.
demiryolu makas.
(uzun bir) postiş.
değiştirme, değişiklik.
(kesilmiş) çok ince dal. fiil
değişmek; değiştirmek.
i ince bir dalla dövmek.
(hayvan) (kuyruğunu) (bir yandan öbür yana) sallamak; (hayvanın kuyruğu) (bir yandan öbür yana) sallanmak
SWITCH OFF : English Turkish Redhouse
(düğmesini çevirerek) (elektrikli bir aygıtı) kapatmak
SWITCH ON : English Turkish Redhouse
(düğmesini çevirerek) (elektrikli bir aygıtı) açmak
SWITCHBLADE : English Turkish Redhouse
switch.bladeswîç'bleyd isim sustalı bıçak, sustalı
SWITCHBOARD : English Turkish Redhouse
switch.boardswîç'bôrd isim telefon santralı
SWITCHBOARD OPERATOR : English Turkish Redhouse
santralcı, santral; santral memuru/memuresi
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani