English Turkish Redhouse
TALK TO SOMEONE LIKE A DUTCH UNCLE : English Turkish Redhouse
irini paylamak/azarlamak
TALK TURKEY : English Turkish Redhouse
konuşma diliciddi bir şekilde iş konuşmak; ciddi bir şekilde konuşmak
TALKATIVE : English Turkish Redhouse
talk.a.tivetô'kıtîv sıfat konuşkan, çeneli
TALKING-TO : English Turkish Redhouse
talk.ing-totô'kîngtu isim, konuşma dili azarlama, azar, paylama
TALL : English Turkish Redhouse
talltôl sıfat uzun boylu, uzun
TALLOW : English Turkish Redhouse
tal.lowtäl'o isim donyağı
TALLY : English Turkish Redhouse
tal.lytäl'i isim hesap; skor. fiil
(up) saymak.
birbirine uymak; birbirine uydurmak; with (bir şey) (başka bir şeye) uymak; with (bir şeyi) (başka bir şeye) uydurmak
TALON : English Turkish Redhouse
tal.ontäl'ın isim pençe
TAM-TAM : English Turkish Redhouse
tam-tamtäm'täm isim bakınız tom-tom
TAMALE : English Turkish Redhouse
ta.ma.letıma'li isim mısır unu ile kıyma ve kırmızıbiberle yapılan Meksika yemeği
TAMARIND : English Turkish Redhouse
tam.a.rindtäm'ırînd isim demirhindi
TAMBOURINE : English Turkish Redhouse
tam.bou.rinetämbırin' isim tef
TAME : English Turkish Redhouse
tameteym sıfat
evcilleştirilmiş, evcil.
uysal, munis.
heyecan vermeyen, heyecansız, sıkıcı; yavan. fiil
evcilleştirmek.
uysallaştırmak, uslandırmak
TAMER : English Turkish Redhouse
tam.ertey'mır isim terbiyeci: lion tamer aslan terbiyecisi
TAMIL : English Turkish Redhouse
Tam.iltäm'îl isim, sıfat
Tamil.
Tamilce
TAMP : English Turkish Redhouse
tamptämp fiil down bastırıp sıkıştırmak
TAMPER : English Turkish Redhouse
tam.pertäm'pır fiil
with kanuna aykırı olarak (bir şeyi) değiştirmek veya (birini) etkilemeye çalışmak.
with
i değiştirerek bozulmasına yol açmak.
with
i karıştırmak,
i ellemek,
e dokunmak; ile oynamak,
i kurcalamak
TAMPON : English Turkish Redhouse
tam.pontäm'pan isim, tıbbi tampon. fiil tamponlamak, tampon koymak
TAN : English Turkish Redhouse
tantän fiil (tanned, tanning)
tabaklamak.
(cilt) (güneşte) bronzlaşmak/kararmak; (cildi) bronzlaştırmak/karartmak. isim
sarımsı kahverengi.
(ciltte) bronzlaşma: What a nice tan you have! Ne güzel yanmışsın! sıfat sarımsı kahverengi
TAN SOMEONE'S HIDE : English Turkish Redhouse
irine dayak atmak, birini dövmek
TANDEM : English Turkish Redhouse
tan.demtän'dım isim bakınız tandem bicycle
TANDEM BICYCLE : English Turkish Redhouse
ikili bisiklet, tandem, çifte
TANG : English Turkish Redhouse
tangtäng isim keskin bir tat veya koku
TANGENT : English Turkish Redhouse
tan.genttän'cınt isim, sıfat teğet, tanqant
TANGERINE : English Turkish Redhouse
tan.ger.inetäncırin' isim mandalina
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani