Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
TEMPERATE : English Turkish Redhouse

tem.per.atetem'pırît sıfat
ılımlı, aşırılığa kaçmayan.
ılıman

TEMPERATE ZONE : English Turkish Redhouse

coğrafyaIlıman Kuşak/Bölge

TEMPERATURE : English Turkish Redhouse

tem.per.a.turetem'pırıçır, tem'prıçır isim
ısı derecesi, derece.
ısı, sıcaklık, hararet.
ateş, yüksek vücut ısısı

TEMPEST : English Turkish Redhouse

tem.pesttem'pîst isim fırtına; bora

TEMPESTUOUS : English Turkish Redhouse

tem.pes.tu.oustempes'çuwıs sıfat fırtınalı

TEMPLE : English Turkish Redhouse

tem.pletem'pıl isim tapınak, mabet, ibadethane

TEMPO : English Turkish Redhouse

tem.potem'po isim (tempos/tempi)
müzik tempo.
tempo, gidiş

TEMPORAL : English Turkish Redhouse

tem.po.raltem'pırıl sıfat
dünyevi; dini olmayan.
zamana ait

TEMPORARY : English Turkish Redhouse

tem.po.rar.ytem'pıreri sıfat geçici, muvakkat

TEMPORISE : English Turkish Redhouse

tem.po.risetem'pırayz fiil, İngiliz İngilizcesi bakınız temporize

TEMPORIZE : English Turkish Redhouse

tem.po.rizetem'pırayz fiil karar vermeyerek vakit kazanmaya çalışmak, savsaklamak

TEMPT : English Turkish Redhouse

tempttempt fiil
(birini) ayartmaya çalışmak, doğru yoldan saptırmaya çalışmak.
birinin kendi nefsiyle mücadele etmesine yol açmak: I'm tempted not to go at all. Şeytan diyor ki hiç gitme./Hiç gitmeyesim geliyor. They were tempted to take the money. Akıllarından parayı almak geçti

TEMPTATION : English Turkish Redhouse

temp.ta.tiontemptey'şın isim
birinin ayartılmasına yol açabilen şey veya kimse, birinin doğru yoldan sapmasına sebep olabilen şey veya kimse.
birini ayartmaya çalışma; birinin ayartılmasına çalışılma

TEMPTING : English Turkish Redhouse

tempt.ingtemp'tîng sıfat çok çekici, çok cazip

TEN : English Turkish Redhouse

tenten sıfat on. isim
on, on rakamı (38, X).
iskambil oyunları onlu

TEN LIRAS EACH : English Turkish Redhouse

tanesi on lira

TEN PAST THREE : English Turkish Redhouse

üçü on geçe

TEN-CENT STORE : English Turkish Redhouse

ucuz eşya satılan mağaza

TENABLE : English Turkish Redhouse

ten.a.bleten'ıbıl sıfat savunulabilir; makul

TENACIOUS : English Turkish Redhouse

te.na.cioustîney'şıs sıfat
bir işin arkasını bırakmayan, bir işten vazgeçmeyen.
çok kuvvetli (bağ)

TENACITY : English Turkish Redhouse

te.nac.i.tytînäs'ıti isim bir işin arkasını bırakmama, bir işten vazgeçmeme, kararlılık

TENANT : English Turkish Redhouse

ten.antten'ınt isim kiracı

TEND : English Turkish Redhouse

tendtend fiil
eğiliminde olmak: He tends to exaggerate. Onun mübalağa etme eğilimi var.
genellikle
e yol açmak: Such measures tend to promote iasures tend to promote inflation. Genellikle böyle önlemler enflasyonu körüklendirir

TENDENCY : English Turkish Redhouse

ten.den.cyten'dınsi isim eğilim, meyil

TENDER : English Turkish Redhouse

ten.derten'dır sıfat
kolaylıkla incinen, hassas, duyarlı.
şefkatli, müşfik, sevecen.
yumuşak, sert olmayan (et, sebze, meyve v.b.)