Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
BE FREE WITH ONE'S MONEY : English Turkish Redhouse

parasını cömertçe harcamak

BE FRIENDS : English Turkish Redhouse

(ile) arkadaş olmak

BE FRIENDS WITH : English Turkish Redhouse

(ile) arkadaş olmak

BE FROM : English Turkish Redhouse

-den gelmek,
li olmak

BE FROZEN HARD : English Turkish Redhouse

donup kaskatı olmak

BE FUCKED UP : English Turkish Redhouse

kafayı yemek, kafayı yemiş olmak; kafayı üşütmüş olmak.
(iş/işler) berbat olmak, mahvolmak, rezil olmak

BE FULL OF BEANS : English Turkish Redhouse

çok canlı ve hevesli olmak

BE GIVEN TO : English Turkish Redhouse

(bir şey yapmak) itiyadında olmak

BE GOING STRONG : English Turkish Redhouse

enerjik bir şekilde çalışmak

BE GOING TO : English Turkish Redhouse

Niyet gösterir
She's going to register for that course. O ders için kaydını yaptıracak.
Zorunluluk gösterir
You are going to get that qob, period. O işe gireceksin, o kadar.
mek üzere olmak: Recep's going to throw up. Recep kusmak üzere.
Gelecek zaman için kullanılır: It's going to be sunny today. Bugün hava güneşli olacak

BE GOOD AT : English Turkish Redhouse

(belirli bir şeyi) iyi yapmak: He's good at repairing radios. Radyo tamirini iyi yapar

BE GOOD AT FIGURES : English Turkish Redhouse

hesabı iyi/kötü olmak

BE GOOD ENOUGH TO : English Turkish Redhouse

ir iyilik edip de (bir yardımda bulunmak): Will you be good enough to help me? Bir iyilik edip de bana yardım eder misiniz?

BE GOOD FOR : English Turkish Redhouse

(belirli bir süre için) dayanmak: That rug's good for another twenty years. O halı bir yirmi yıl daha dayanır.
(belirli bir işe) yaramak: It's good for a laugh. Bizi güldürmeye yarar

BE GREEDY FOR : English Turkish Redhouse

gözünü (bir şey) hırsı bürümek

BE GREEN WITH ENVY : English Turkish Redhouse

çok kıskanmak veya gıpta etmek

BE GUILTY OF : English Turkish Redhouse

-in suçlusu olmak,
den suçlu olmak

BE HALFWAY THROUGH : English Turkish Redhouse

-in yarısını bitirmiş olmak

BE HALFWAY TO : English Turkish Redhouse

-e giden yolun yarısında olmak: We were halfway to Konya. Konya'ya giden yolun yarısındaydık

BE HAND AND GLOVE WITH : English Turkish Redhouse

ile yakın ilişki içinde olmak

BE HAND IN GLOVE WITH : English Turkish Redhouse

ile yakın ilişki içinde olmak

BE HAPPY WITH : English Turkish Redhouse

-den memnun olmak

BE HARD AT HAND : English Turkish Redhouse

kapıda olmak, kapıya dayanmış olmak

BE HARD AT IT : English Turkish Redhouse

konuşma diliçok çalışmak

BE HARD BY : English Turkish Redhouse

-in çok yakınında olmak;
e çok yakın olmak