English Turkish Redhouse
THERE IS A CALL FOR YOU. : English Turkish Redhouse
Sizi telefondan arıyorlar
THERE IS BAD BLOOD BETWEEN THEM. : English Turkish Redhouse
Onlar birbirine düşman
THERE IS NO LOVE LOST BETWEEN THEM. : English Turkish Redhouse
Birbirlerini hiç sevmezler./Birbirlerinden nefret ederler
THERE IS NO ROOM FOR DOUBT. : English Turkish Redhouse
Şüpheye yer yok
THERE IS NOTHING LIKE .... : English Turkish Redhouse
-den iyisi yok./-in üstüne yok./-in yerini hiçbir şey tutamaz
THERE ISN'T A GHOST OF A CHANCE. : English Turkish Redhouse
En ufak bir ihtimal bile yok
THERE WILL BE THE DEVIL TO PAY. : English Turkish Redhouse
Kıyamet kopacak
THERE YOU ARE! : English Turkish Redhouse
İşte!: There you are! A new mink coat! İşte sana yeni bir vizon manto! There you are! Didn't I tell you you were wrong? İşte! Sana yanıldığını söylemedim mi?
THERE YOU GO! : English Turkish Redhouse
İşte!: There you go, meddling in other people's business again! İşte gene işgüzarlık yapıyorsun.
Buyur! (Birine bir şey verirken söylenir.): There you go! I hope you enqoy it! Buyur! Afiyet olsun!
THERE'LL BE HELL TO PAY. : English Turkish Redhouse
Kıyamet kopacak./Çekeceğimiz var
THERE'S NO HELP FOR IT. : English Turkish Redhouse
Onun çaresi yok
THERE'S NO TELLING! : English Turkish Redhouse
Hiç belli olmaz!
THERE, THERE. : English Turkish Redhouse
Üzülme böyle
THEREABOUT : English Turkish Redhouse
there.a.boutdher'ıbaut zarf
o civarda; o civardaki.
ona yakın bir zaman veya tarihte.
ona yakın bir miktarda
THEREABOUTS : English Turkish Redhouse
there.a.boutsdher'ıbauts zarf
o civarda; o civardaki: The mountains thereabouts are beautiful. O civardaki dağlar güzel.
ona yakın bir zaman veya tarihte: She came at six o'clock or thereabouts. Saat altıda veya altı sularında geldi.
ona yakın bir miktarda
THEREAFTER : English Turkish Redhouse
there.af.terdheräf'tır zarf sonra; ondan sonra
THEREBY : English Turkish Redhouse
there.bydherbay' zarf
öylece, öylelikle, o suretle.
onunla ilgili: Thereby hangs a tale. Onunla ilgili bir hikâye var
THEREFORE : English Turkish Redhouse
there.foredher'fôr zarf o yüzden, o nedenle
THEREUPON : English Turkish Redhouse
there.up.ondherıpan' zarf
onun üzerine.
hemen, derhal
THERMAL : English Turkish Redhouse
ther.malthır'mıl sıfat ısıl, termik
THERMAL SPRING : English Turkish Redhouse
(sıcak) kaynarca
THERMOMETER : English Turkish Redhouse
ther.mom.e.terthırmam'ıtır isim termometre, sıcaklıkölçer, sıcakölçer
THERMOS : English Turkish Redhouse
ther.mosthır'mıs isim termos
THERMOS BOTTLE : English Turkish Redhouse
termos
THERMOSTAT : English Turkish Redhouse
ther.mo.statthır'mıstät isim termostat, ısıdenetir
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani