English Turkish Redhouse
THIN-SKINNED : English Turkish Redhouse
thin-skinnedthîn'skînd' sıfat alıngan, kırılgan
THINE : English Turkish Redhouse
thinedhayn sıfat, eski senin. zamir, eski seninki
THING : English Turkish Redhouse
thingthîng isim
şey, nesne: What's that thing? O ne? How do you start the thing? Bunu nasıl çalıştırıyorsun?
şey, olay: A funny thing happened to me this morning. Bu sabah bana tuhaf bir şey oldu.
(soyut) şey: What a nice thing to say! Ne nazik bir söz!
şey, konu, mevzu: I only want to talk about two things. Sadece iki şeyden söz etmek istiyorum.
insan, kişi: Poor little thing! Zavallıcık!
giysi: Where have you put your winter things? Kışlık giysilerini nereye koydun?
çoğul işler: How are things going at the office? Ofisteki işler nasıl?
çoğul ilişkiler: How are things between you and Meltem? Meltem'le aranız nasıl?
çoğul eşya: Where can I store all these things? Tüm bu eşyaları nerede saklayabilirim?
THINGAMABOB : English Turkish Redhouse
thing.a.ma.bobthîng'ımıbab isim, konuşma dili şey, zımbırtı, zırıltı
THINGAMAJIG : English Turkish Redhouse
thing.a.ma.jigthîng'ımıcîg isim, konuşma dili şey, zımbırtı, zırıltı
THINGS LOOK BAD FOR YOU. : English Turkish Redhouse
İşiniz kötü./Yandınız
THINK : English Turkish Redhouse
thinkthîngk fiil (thought)
düşünmek: What are you thinking? Neyi düşünüyorsun? I don't think it'll happen. Bence olmayacak. I think I'll get some fresh air. Biraz hava alsam iyi olur. I think I'll take a walk. Ben bir yürüyüşe çıkayım.
zannetmek, sanmak, beklemek, ummak: He thinks he's something. Kendini bir şey zannediyor. Who would have thought they'd choose that novel? O romanı seçeceklerini kim beklerdi?
inanmak, aklına sığdırmak, aklı almak: I can't think they're building their house there. Onların orada ev yapmasını aklıma sığdıramıyorum.
saymak, addetmek: Do as you think fit. Nasıl uygun görüyorsanız öyle yapın. If you think it's worth doing then do it! Yapmaya değer diye düşünüyorsan yap
THINK ABOUT : English Turkish Redhouse
i düşünmek,
i aklına getirmek.
i uzun uzun düşünmek,
i iyice düşünmek.
aklına gelmek; (bir şey yapmayı) düşünmek, tasarlamak.
hakkında düşünmek
THINK BACK ON : English Turkish Redhouse
-i aklına getirmek,
i hatırlamak
THINK BETTER OF : English Turkish Redhouse
(bir şeyin akıl kârı olmadığını düşünerek)
den vazgeçmek
THINK HIGHLY OF : English Turkish Redhouse
-e saygı duymak/beslemek
THINK IN TERMS OF : English Turkish Redhouse
konuşma dili-i tasarlamak: You seem to be thinking in terms of a palace. Sen galiba bir saray yapmayı planlıyorsun
THINK LITTLE OF : English Turkish Redhouse
değer vermemek, önemsiz saymak.
duraksamamak, tereddüt etmemek
THINK MUCH OF : English Turkish Redhouse
-e göre pek iyi/değerli olmak: I don't think much of him. Benim gözümde pek değerli biri değil
THINK NOTHING OF : English Turkish Redhouse
(bir şey)
in gözünde büyük bir iş olmamak,
e göre mesele olmamak.
(birini) hiçe saymak
THINK NOTHING OF IT! : English Turkish Redhouse
Bir şey değil!/Önemli değil!
THINK OF : English Turkish Redhouse
aklına gelmek; (bir şey yapmayı) düşünmek, tasarlamak.
hakkında düşünmek: What do you think of him? Onun hakkında ne düşünüyorsun?
i hesaba katmak,
i düşünmek.
i düşünmek,
i aklına getirmek: Just think of it! Onu bir düşün!
THINK OF SOMEONE AS : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi
.. olarak düşünmek
THINK OF SOMEONE IN TERMS OF : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi (belirli bir şekilde) düşünmek/görmek: He only thinks of Fatma in terms of her beautiful body. Fatma'yı sadece güzel bir vücut olarak görüyor
THINK OF SOMETHING AS : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi
.. olarak düşünmek
THINK OF SOMETHING IN TERMS OF : English Turkish Redhouse
irini/bir şeyi (belirli bir şekilde) düşünmek/görmek: He only thinks of Fatma in terms of her beautiful body. Fatma'yı sadece güzel bir vücut olarak görüyor
THINK THE WORLD OF : English Turkish Redhouse
(birine) çok değer vermek, (birini) çok sevmek
THINKER : English Turkish Redhouse
think.erthîngk'ır isim düşünür
THINKING : English Turkish Redhouse
think.ingthîngk'îng isim düşünme; düşünüş. sıfat düşünen
THINNER : English Turkish Redhouse
thin.nerthîn'ır isim tiner; inceltici
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani