English Turkish Redhouse
THUMB ONE'S NOSE AT : English Turkish Redhouse
e nanik yapmak.
i küçümsemek,
i hor görmek,
e burun kıvırmak
THUMBTACK : English Turkish Redhouse
thumb.tackth^m'täk isim raptiye, pünez
THUMP : English Turkish Redhouse
thumpth^mp fiil
(ağır ve gürültülü bir şekilde) vurmak veya indirmek;
e yumruk indirmek/patlatmak.
gümbür gümbür hareket etmek.
(kalp) güm güm vurmak. isim
ağır ve sesli bir vuruş veya indiriş; yumrukla yapılan vuruş.
ağır bir vuruşun çıkardığı ses, güm
THUNDER : English Turkish Redhouse
thun.derth^n'dır isim
gök gürlemesi/gürültüsü.
gümbürtü. fiil
(gök) gürlemek.
gümbür gümbür hareket etmek.
(sözle) gürlemek, kalın ve gür ses çıkarmak.
gümbürdemek; gürlemek.
at/on
e güm güm vurmak,
i gümletmek
THUNDERBOLT : English Turkish Redhouse
thun.der.boltth^n'dırbolt isim yıldırım
THUNDERCLAP : English Turkish Redhouse
thun.der.clapth^n'dırkläp isim gök gürlemesi/gürültüsü
THUNDERCLOUD : English Turkish Redhouse
thun.der.cloudth^n'dırklaud isim fırtına bulutu
THUNDEROUS : English Turkish Redhouse
thun.der.ousth^n'dırıs sıfat
gümbürtülü.
gök gürültülü
THUNDERSTORM : English Turkish Redhouse
thun.der.stormth^n'dırstôrm isim gök gürültülü sağanak
THUNDERSTRUCK : English Turkish Redhouse
thun.der.struckth^n'dırstr^k sıfat bakınız be thunderstruck
THURSDAY : English Turkish Redhouse
Thurs.daythırz'di, thırz'dey isim perşembe
THUS : English Turkish Redhouse
thusdh^s zarf
bu şekilde, böyle, böylece; şu şekilde, şöyle, şöylece; o şekilde, öyle, öylece: Things continued thus for twenty years. Yirmi yıl boyunca işler böyle gitti.
bu yüzden; o yüzden: There's no electricity; thus we can't use it. Elektrik yok; bu yüzden onu kullanamıyoruz
THUS AND SO : English Turkish Redhouse
filan şey.
bu şekilde, böyle, böylece; şu şekilde, şöyle, şöylece; o şekilde, öyle, öylece
THUS AND THUS : English Turkish Redhouse
filan şey.
bu şekilde, böyle, böylece; şu şekilde, şöyle, şöylece; o şekilde, öyle, öylece
THUS FAR : English Turkish Redhouse
şimdiye kadar; bu zamana kadar; o zamana kadar; buraya kadar; oraya kadar
THWACK : English Turkish Redhouse
thwackthwäk fiil küt diye vurmak. isim
küt diye ses çıkaran vuruş.
küt
THWART : English Turkish Redhouse
thwartthwôrt fiil engellemek; kösteklemek; karşı gelmek
THY : English Turkish Redhouse
thydhay sıfat, eski senin
THYME : English Turkish Redhouse
thymetaym isim kekik
TIBET : English Turkish Redhouse
Ti.bettîbet' isim Tibet
TIBETAN : English Turkish Redhouse
isim
Tibetli.
Tibetçe. sıfat
Tibet, Tibet'e özgü.
Tibetçe.
Tibetli
TIC : English Turkish Redhouse
tictîk isim, tıbbi tik
TICK : English Turkish Redhouse
ticktîk fiil
(saat) tik tak etmek, işlemek, çalışmak.
off (listede bulunan bir maddenin) yanına işaret koymak: I need to tick off his name. Onun ismini işaretlemem lazım.
along (işler) iyi gitmek; (biri) mutlu bir şekilde yaşamak, hayatından memnun olmak: "How's Mahir?" "He's ticking right along." "Mahir nasıl?" "Yuvarlanıp gidiyor." isim
(işleyen saatin çıkardığı) tik tak sesi, tik tak.
listede bulunan maddenin yanına konulan işaret
TICK SOMEONE OFF : English Turkish Redhouse
konuşma dilibirini sinirlendirmek/kızdırmak
TICKER : English Turkish Redhouse
tick.ertîk'ır isim
argo kalp, yürek.
borsa fiyatlarını kâğıt şeride kaydeden cihaz.
argo saat
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani