English Turkish Redhouse
TRIVIALITY : English Turkish Redhouse
triv.i.al.i.tytrîviyäl'ıti isim
saçmalık.
fasa fiso
TROD : English Turkish Redhouse
trodtrad fiil bakınız tread
TRODDEN : English Turkish Redhouse
trod.dentrad'ın fiil bakınız tread
TROJAN : English Turkish Redhouse
Tro.jantro'cın isim Truvalı. sıfat
Truva, Truva'ya özgü.
Truvalı
TROLL : English Turkish Redhouse
trolltrol fiil oltayı suda sürükleyerek balık tutmak
TROLLEY : English Turkish Redhouse
trol.leytral'i isim
tramvay.
İngiliz İngilizcesi el arabası, yük arabası.
İngiliz İngilizcesi drezin.
İngiliz İngilizcesi tekerlekli servis masası
TROLLEY BUS : English Turkish Redhouse
troleybüs
TROLLEY CAR : English Turkish Redhouse
tramvay
TROLLEYMAN : English Turkish Redhouse
trol.ley.mantral'imın isim (trolleymen)
vatman.
tramvay biletçisi
TROMBONE : English Turkish Redhouse
trom.bonetram'bon isim, müzik trombon
TROOP : English Turkish Redhouse
trooptrup isim
kıta, birlik.
grup, takım.
(izcilikte) oymak.
çoğul kıtalar, birlikler, askerler
TROOPER : English Turkish Redhouse
troop.ertru'pır isim (şehirlerarası karayollarını denetleyen) (motorize) polis
TROPHY : English Turkish Redhouse
tro.phytro'fi isim
hatıra, andaç.
kupa, ödül.
ganimet
TROPIC : English Turkish Redhouse
tropictrap'îk isim dönence, tropika. sıfat tropikal
TROPICAL : English Turkish Redhouse
tropicalsıfat tropikal
TROT : English Turkish Redhouse
trottrat fiil (trotted, trotting)
tırıs gitmek.
koşmak. isim
tırıs.
koşuş
TROT OUT : English Turkish Redhouse
konuşma diliileri sürmek, öne sürmek
TROTTER : English Turkish Redhouse
trot.terisim paça: sheep's trotter koyun paçası
TROUBLE : English Turkish Redhouse
troub.letr^b'ıl isim
rahatsız etmek, tedirgin etmek.
üzmek.
sıkmak, başını ağrıtmak.
rahatsız etmek, zahmete sokmak, zahmet vermek.
sıkıntı, üzgü, üzüntü, ıstırap.
dert, mesele, aksilik, iş, bela: What's the trouble? Derdin ne?/Mesele ne?/Ne var? in trouble başı belada.
karışıklık.
zahmet: Don't go to any trouble on my account. Benim için zahmete girmeyin.
makine bozukluk, arıza.
rahatsızlık, hastalık
TROUBLE SPOT : English Turkish Redhouse
politika karışıklık veya çatışmalara sahne olan yer.
sorun yaratan/zayıf nokta, sık sık arızalanan yer
TROUBLEMAKER : English Turkish Redhouse
troub.le.mak.ertr^b'ılmeykır isim ortalık karıştırıcı, fitneci, mesele çıkaran kimse
TROUBLESHOOTER : English Turkish Redhouse
troub.le.shoot.ertr^b'ılşutır isim aksaklıkları saptayıp çözümleyen kimse
TROUBLESOME : English Turkish Redhouse
troub.le.sometr^b'ılsım sıfat
zahmetli, sıkıntılı, belalı.
üzüntülü.
baş belası, can sıkıcı
TROUGH : English Turkish Redhouse
troughtrôf isim
tekne, yalak.
oluk.
iki dalga sırtı arasındaki çukur
TROUNCE : English Turkish Redhouse
trouncetrauns fiil dövmek, pataklamak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani