English Turkish Redhouse
BE IN THE PINK OF CONDITION : English Turkish Redhouse
sapasağlam olmak, turp gibi olmak
BE IN THE PROCESS OF : English Turkish Redhouse
sürecinde olmak,
mekte olmak
BE IN THE RED : English Turkish Redhouse
orçlu olmak
BE IN THE RUNNING : English Turkish Redhouse
kazanma şansı olmak
BE IN THE SAME BALLPARK : English Turkish Redhouse
-e yakın olmak
BE IN THE SOUP : English Turkish Redhouse
konuşma dilibaşı dertte olmak
BE IN THE SULKS : English Turkish Redhouse
somurtup durmak
BE IN THE SWIM OF THINGS : English Turkish Redhouse
faal bir hayat sürmek; faal bir sosyal hayatı olmak
BE IN THE THROES OF DEATH : English Turkish Redhouse
can çekişmek
BE IN THE WAY : English Turkish Redhouse
engel olmak, ayak altında olmak
BE IN THE WIND : English Turkish Redhouse
(bir şeyin) (gerçekleştirilmeden önce) sözü edilmek: It's been in the wind for some time now. Epey zamandır sözü ediliyordu
BE IN THE WRONG : English Turkish Redhouse
kabahatli olmak: You were in the wrong. Kabahat sendeydi
BE IN TOWN : English Turkish Redhouse
şehirde olmak
BE IN TRANSIT : English Turkish Redhouse
(insanlar, mallar) yolda olmak; (insanlar) bir yerden başka bir yere geçmekte olmak; (mallar) bir yerden başka bir yere taşınmakta olmak
BE IN TROUBLE : English Turkish Redhouse
aşı belada olmak
BE IN TWO MINDS ABOUT : English Turkish Redhouse
-in hakkında kesin bir karara varamamak
BE IN WITH : English Turkish Redhouse
ortağı olmak.
arkadaşı olmak.
konuşma dili (biriyle) çok iyi geçinmek; (birinin) gözüne girmiş olmak
BE IN WITH SOMEONE : English Turkish Redhouse
irinin gözüne girmiş olmak; biriyle samimi olmak
BE IN WORK : English Turkish Redhouse
çalışmak, işi olmak, iş sahibi olmak: He's been in work since June. Hazirandan beri çalışıyor
BE INCUMBENT ON : English Turkish Redhouse
sorumluluğu
e ait olmak,
e düşmek: It is incumbent on you to educate your children. Çocuklarının eğitiminden sen sorumlusun
BE INDIFFERENT TO : English Turkish Redhouse
-e karşı ilgisiz olmak,
e ilgi göstermemek: He's indifferent to her. Ona karşı ilgisiz
BE INHERENT IN SOMETHING : English Turkish Redhouse
ir şeyin aslında var olmak
BE INTENDED FOR : English Turkish Redhouse
için amaçlanmak, için olmak: This book is intended for children. Bu kitap çocuklar için yazılmış
BE INTERESTED IN : English Turkish Redhouse
-e ilgi duymak,
e meraklı olmak: She is interested in literature. Edebiyata ilgi duyuyor. My father is interested in birds. Babam kuşlara meraklı
BE INTIMATE WITH : English Turkish Redhouse
ile samimi olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani