English Turkish Redhouse
UNCOMMUNICATIVE : English Turkish Redhouse
un.com.mu.ni.ca.tive^nkımyu'nıkeytîv, ^nkımyu'nıkıtîv sıfat ketum, ağzı sıkı, az konuşan
UNCOMPLAINING : English Turkish Redhouse
un.com.plain.ing^nkımpleyn'îng sıfat şikâyet etmeyen, sabırlı
UNCOMPROMISING : English Turkish Redhouse
un.com.pro.mis.ing^nkam'prımayzîng sıfat
düşünce, ilke veya kararlarından vazgeçmez.
uzlaşmaz, uyuşmaz.
sözünden dönmez.
katı, sert
UNCONCEALED : English Turkish Redhouse
un.con.cealed^nkınsild' sıfat açıkta olan, açık, gizlenmemiş
UNCONCERN : English Turkish Redhouse
un.con.cern^nkınsırn' isim ilgisizlik, kayıtsızlık
UNCONCERNED : English Turkish Redhouse
un.con.cern.edsıfat ilgisiz, kayıtsız
UNCONDITIONAL : English Turkish Redhouse
un.con.di.tion.al^nkındîş'ınıl sıfat kayıtsız şartsız
UNCONDITIONALLY : English Turkish Redhouse
un.con.di.tion.al.lyzarf kayıtsız şartsız olarak
UNCONFIRMED : English Turkish Redhouse
un.con.firmed^nkınfırmd' sıfat doğrulanmamış
UNCONGENIAL : English Turkish Redhouse
un.con.gen.ial^nkıncin'yıl sıfat
uyuşamayan.
sıkıcı, tatsız
UNCONNECTED : English Turkish Redhouse
un.con.nect.ed^nkınek'tîd sıfat
birbirine bağlı olmayan, ayrı.
tutarsız
UNCONSCIONABLE : English Turkish Redhouse
un.con.scion.a.ble^nkan'şınıbıl sıfat
mantıksız, makul olmayan, aşırı; fahiş (fiyat).
vicdansız; insafsız
UNCONSCIOUS : English Turkish Redhouse
un.con.scious^nkan'şıs sıfat
farkında olmayan, habersiz: He is unconscious of the seriousness of our environmental problems. Çevresel sorunlarımızın ne kadar ciddi olduğunun farkında değil.
baygın: The patient is unconscious. Hasta baygın.
bilinçsiz, şuursuz. isim bakınız the unconscious
UNCONSTITUTIONAL : English Turkish Redhouse
un.con.sti.tu.tion.al^nkanstîtu'şınıl sıfat anayasaya aykırı
UNCONSTITUTIONALITY : English Turkish Redhouse
un.con.sti.tu.tion.al.i.ty^nkanstîtuşınäl'ıti isim anayasaya aykırılık
UNCONSTRAINED : English Turkish Redhouse
un.con.strained^nkınstreynd' sıfat zorlanmamış, serbest
UNCONTROLLABLE : English Turkish Redhouse
un.con.trol.la.ble^nkıntrol'ıbıl sıfat zaptedilemeyen, frenlenemeyen
UNCONTROLLED : English Turkish Redhouse
un.con.trolled^nkıntrold' sıfat kontrol altına alınmamış, kontrolsüz, denetimsiz: uncontrolled population growth kontrol altına alınmamış nüfus artışı
UNCONVENTIONAL : English Turkish Redhouse
un.con.ven.tion.al^nkınven'şınıl sıfat geleneklere uymayan
UNCOOKED RICE : English Turkish Redhouse
pirinç
UNCORK : English Turkish Redhouse
un.cork^nkôrk' fiil tapasını çıkarmak
UNCORRECTED : English Turkish Redhouse
un.cor.rect.ed^nkırek'tîd sıfat düzeltilmemiş
UNCORROBORATED : English Turkish Redhouse
un.cor.rob.o.rat.ed^nkırab'ıreytîd sıfat doğruluğu kanıtlanmamış
UNCOUTH : English Turkish Redhouse
un.couth^nkuth' sıfat
kaba, inceliksiz.
tuhaf
UNCOVER : English Turkish Redhouse
un.cov.er^nk^v'ır fiil
örtüsünü kaldırmak, açmak: He removed the bandage in order to uncover the wound. Yarayı açmak için sargıyı çıkardı.
meydana çıkarmak, ortaya çıkarmak, açığa çıkarmak: A police investigation uncovered his crime. Polis soruşturması suçunu ortaya çıkardı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani