Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
UNDERSTUDY : English Turkish Redhouse

un.der.stud.y^n'dırst^di isim, tiyatro yedek oyuncu

UNDERTAKE : English Turkish Redhouse

un.der.take^ndırteyk' fiil (undertook, undertaken)
üzerine almak, üstlenmek.
girişmek

UNDERTAKE A JOURNEY : English Turkish Redhouse

uzun bir yolculuğa hazırlanıp çıkmak

UNDERTAKER : English Turkish Redhouse

un.der.tak.er^n'dırteykır isim cenaze levazımatçısı, para karşılığı cenaze işlerini üstlenen kimse

UNDERTAKING : English Turkish Redhouse

un.der.tak.ing^ndırtey'kîng isim
girişim.
üzerine alma, üstlenme

UNDERTONE : English Turkish Redhouse

un.der.tone^n'dırton isim
alçak ses tonu, fısıltı.
bir söz, yazı veya eylemde sezilen duygu: There was an undertone of sadness in her remarks. Söylediklerinde hüzün vardı

UNDERTOW : English Turkish Redhouse

un.der.tow^n'dırto isim deniz yüzündeki akıntıya ters giden dip akıntısı

UNDERVALUE : English Turkish Redhouse

un.der.val.ue^ndırväl'yu fiil
gerçek değerinden az değer vermek.
küçümsemek

UNDERWATER : English Turkish Redhouse

un.der.wa.ter^n'dırwô'tır sıfat su altında olan veya kullanılan, sualtı

UNDERWEAR : English Turkish Redhouse

un.der.wear^n'dırwer isim iç çamaşırı

UNDERWEIGHT : English Turkish Redhouse

un.der.weight^n'dırweyt sıfat zayıf

UNDERWORLD : English Turkish Redhouse

un.der.world^n'dırwırld isim
ölüler diyarı.
yeraltı dünyası

UNDERWRITE : English Turkish Redhouse

un.der.write^n'dır.rayt fiil (underwrote, underwritten)
sigorta etmek.
bir girişimin masrafını ödemeyi üstlenmek

UNDESERVED : English Turkish Redhouse

un.de.served^ndîzırvd' sıfat hak edilmemiş

UNDESIRABLE : English Turkish Redhouse

un.de.sir.a.ble^ndîzayr'ıbıl sıfat
istenilmeyen.
sakıncalı. isim istenilmeyen kişi

UNDETECTED : English Turkish Redhouse

un.de.tect.ed^ndîtek'tîd sıfat farkedilmemiş

UNDETERRED : English Turkish Redhouse

un.de.terred^ndîtırd' sıfat yılmayan, azimli

UNDEVELOPED : English Turkish Redhouse

un.de.vel.oped^ndîvel'ıpt sıfat
gelişmemiş.
işlenmemiş (toprak).
fotoğrafçılık banyo edilmemiş

UNDEVIATING : English Turkish Redhouse

un.de.vi.at.ing^ndi'viyeytîng sıfat yolundan sapmayan

UNDISCIPLINED : English Turkish Redhouse

un.dis.ci.plined^ndîs'ıplînd sıfat
disiplinsiz.
ele avuca sığmaz, zaptedilmez

UNDISCLOSED : English Turkish Redhouse

un.dis.closed^ndîsklozd' sıfat açığa vurulmamış, gizli

UNDISGUISED : English Turkish Redhouse

un.dis.guised^ndîsgayzd' sıfat gizlenmemiş, açık

UNDISPUTED : English Turkish Redhouse

un.dis.put.ed^ndîspyut'îd sıfat karşı gelinmez, tartışılmaz

UNDO : English Turkish Redhouse

un.do^ndu' fiil (undid, undone)
çözmek, açmak: undo a knot düğümü çözmek.
bozmak, iptal etmek: The opposition party plans to undo the reforms made by the party in power. Muhalefet partisi iktidar partisinin yaptığı reformları iptal etmeyi planlıyor.
mahvetmek, felakete sürüklemek: It was his own stubbornness which undid him. Onu mahveden kendi inatçılığıydı

UNDO THE HARM THAT HAS BEEN DONE : English Turkish Redhouse

yapılan zararı telafi etmek