English Turkish Redhouse
UNEQUALLED : English Turkish Redhouse
un.e.jual.ledsıfat, İngiliz İngilizcesi bakınız unequaled
UNERRING : English Turkish Redhouse
un.err.ing^nır'îng, ^ner'îng sıfat
yanılmaz, şaşmaz.
tam
UNEVEN : English Turkish Redhouse
un.e.ven^ni'vın sıfat
düz olmayan, inişli yokuşlu, engebeli; pürüzlü: uneven ground düz olmayan toprak. steep and uneven piece of land engebeli arazi parçası. uneven surface pürüzlü yüzey.
eşit olmayan: The legs of the chair are uneven. Sandalyenin ayakları eşit değil.
tek: uneven number tek sayı
UNEVENLY : English Turkish Redhouse
un.e.ven.lyzarf
düz olmayan/engebeli bir biçimde.
eşit olmayan bir biçimde
UNEVENTFUL : English Turkish Redhouse
un.e.vent.ful^nivent'fıl sıfat olaysız, hadisesiz, sakin
UNEXAMPLED : English Turkish Redhouse
un.ex.am.pled^nîgzäm'pıld sıfat eşi görülmemiş, benzeri olmayan, eşsiz
UNEXCEPTIONAL : English Turkish Redhouse
un.ex.cep.tion.al^nîksep'şınıl sıfat sıradan, olağan
UNEXPECTED : English Turkish Redhouse
un.ex.pect.ed^nîkspek'tîd sıfat beklenmedik, umulmadık
UNEXPECTEDLY : English Turkish Redhouse
un.ex.pect.ed.lyzarf beklenmedik bir biçimde, umulmadık bir biçimde
UNEXPLAINED : English Turkish Redhouse
un.ex.plained^nîkspleynd' sıfat açıklanmamış
UNEXPLORED : English Turkish Redhouse
un.ex.plored^nîksplord' sıfat keşfedilmemiş
UNFADING : English Turkish Redhouse
un.fad.ing^nfeyd'îng sıfat solmaz
UNFAILING : English Turkish Redhouse
un.fail.ing^nfey'lîng sıfat
hiç eksilmeyen, her zaman var olan (bir nitelik): He embarked upon the task with his unfailing enthusiasm. Hiç eksilmeyen şevkiyle işe girişti.
(birinin) hiç bıkmadığı (bir şey): For her reading is an unfailing source of pleasure. Onun için okumak hiç bıkmadığı bir zevktir.
her zaman güvenilebilen: It's an unfailing test. Yüzde yüz güvenilir bir test.
çok sadık: She's an unfailing supporter of reform. Reformun sadık bir destekçisidir
UNFAIR : English Turkish Redhouse
un.fair^nfer' sıfat
haksız, adaletsiz.
hileli
UNFAITHFUL : English Turkish Redhouse
un.faith.ful^nfeyth'fıl sıfat
vefasız, hakikatsiz; sadakatsiz: unfaithful friend vefasız arkadaş. unfaithful spouse sadakatsiz eş.
güvenilmez, yanlış: unfaithful translation güvenilmez çeviri
UNFAMILIAR : English Turkish Redhouse
un.fa.mil.iar^nfımîl'yır sıfat alışılmadık; bilinmedik, yabancı
UNFASHIONABLE : English Turkish Redhouse
un.fash.ion.a.ble^nfäş'ınıbıl sıfat modaya uymayan, moda olmayan, rağbet görmeyen
UNFASTEN : English Turkish Redhouse
un.fas.ten^nfäs'ın fiil çözmek, gevşetmek, açmak; çözülmek, gevşemek, açılmak
UNFATHOMABLE : English Turkish Redhouse
un.fath.om.a.ble^nfädh'ımıbıl sıfat
kavranılamaz, sırrına varılamaz.
ölçülemez
UNFAVORABLE : English Turkish Redhouse
un.fa.vor.a.ble^nfey'vırıbıl sıfat
olumsuz: His reaction was unfavorable. Gösterdiği tepki olumsuzdu.
uygun olmayan, elverişsiz: unfavorable weather elverişsiz hava
UNFEELING : English Turkish Redhouse
un.feel.ing^nfi'lîng sıfat
duygusuz.
zalim, katı kalpli
UNFEIGNED : English Turkish Redhouse
un.feigned^nfeynd' sıfat
yapmacıksız, samimi.
gerçek, hakiki
UNFINISHED : English Turkish Redhouse
un.fin.ished^nfîn'îşt sıfat bitmemiş, tamamlanmamış
UNFIT : English Turkish Redhouse
un.fit^nfît' sıfat uygun olmayan: He is unfit for this qob. Bu işe uygun biri değil
UNFLAGGING : English Turkish Redhouse
un.flag.ging^nfläg'îng sıfat yorulmaz
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani