Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
UNFLAPPABLE : English Turkish Redhouse

un.flap.pa.ble^nfläp'ıbıl sıfat, konuşma dili soğukkanlılığını/itidalini kaybetmeyen, sinirleri kuvvetli

UNFLINCHING : English Turkish Redhouse

un.flinch.ing^nflîn'çîng sıfat cesur, korkusuz, gözü yılmaz

UNFOLD : English Turkish Redhouse

un.fold^nfold' fiil
(katlanmış bir şeyi) açmak; (katlanmış bir şey) açılmak.
açıklamak, belirtmek.
(yavaş yavaş) görünmek veya baş göstermek

UNFORESEEN : English Turkish Redhouse

un.fore.seen^nfôrsin' sıfat beklenmedik, umulmadık

UNFORGETTABLE : English Turkish Redhouse

un.for.get.ta.ble^nfırget'ıbıl sıfat unutulmaz

UNFORGIVEN : English Turkish Redhouse

un.for.giv.en^nfırgîv'ın sıfat affedilmemiş; affedilmeyen

UNFORGOTTEN : English Turkish Redhouse

un.for.got.ten^nfırgat'ın sıfat unutulmamış; unutulmayan

UNFORTUNATE : English Turkish Redhouse

un.for.tu.nate^nfôr'çınît sıfat
şanssız, talihsiz, bedbaht; zavallı.
kötü, olumsuzluk getiren.
kötü, uygun olmayan

UNFORTUNATELY : English Turkish Redhouse

un.for.tu.nate.lyzarf ne yazık ki, maalesef

UNFOUNDED : English Turkish Redhouse

un.found.ed^nfaun'dîd sıfat temelsiz, asılsız, boş

UNFRIENDLY : English Turkish Redhouse

un.friend.ly^nfrend'li sıfat dostça olmayan, düşmanca

UNFURL : English Turkish Redhouse

un.furl^nfırl' fiil (yelken, bayrak gibi sarılı bir şeyi) açmak

UNFURNISHED : English Turkish Redhouse

un.fur.nished^nfır'nîşt sıfat mobilyasız, möblesiz, döşenmemiş

UNGAINLY : English Turkish Redhouse

un.gain.ly^n.geyn'li sıfat
kaba, biçimsiz, hantal.
çirkin

UNGENEROUS : English Turkish Redhouse

un.gen.er.ous^ncen'ırıs sıfat cömert olmayan, cimri

UNGENTLEMANLY : English Turkish Redhouse

un.gen.tle.man.ly^ncen'tılmınli sıfat nezaketsiz, centilmence olmayan

UNGLUED : English Turkish Redhouse

un.glued^n.glud' sıfat bakınız come unglued

UNGODLY : English Turkish Redhouse

un.god.ly^n.gad'li sıfat
konuşma dili korkunç, ürkütücü.
konuşma dili acayip, olmayacak: Why are you calling me at such an ungodly hour? Gece yarısı ne diye telefon ediyorsun bana? What an ungodly combination! Ne acayip bir karışım!
Allahı inkâr eden; Allahın buyruklarını çiğneyen

UNGOVERNABLE : English Turkish Redhouse

un.gov.ern.a.ble^n.g^v'ırnıbıl sıfat zaptolunamaz; zaptolunamayan; frenlenemez; frenlenemeyen

UNGRACEFUL : English Turkish Redhouse

un.grace.ful^n.greys'fıl sıfat zarif olmayan, inceliksiz, kaba

UNGRACIOUS : English Turkish Redhouse

un.gra.cious^n.grey'şıs sıfat
nazik olmayan, kaba, nezaketsiz.
sevimsiz.
nahoş

UNGRAMMATICAL : English Turkish Redhouse

un.gram.mat.i.cal^n.grımät'îkıl sıfat dilbilgisi kurallarına aykırı

UNGRATEFUL : English Turkish Redhouse

un.grate.ful^n.greyt'fıl sıfat
nankör.
nahoş, tatsız

UNGRATEFULLY : English Turkish Redhouse

un.grate.ful.lyzarf nankörce

UNGRATEFULNESS : English Turkish Redhouse

un.grate.ful.nessisim nankörlük