Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
UNSCIENTIFIC : English Turkish Redhouse

un.sci.en.tif.ic^nsayıntîf'îk sıfat bilimsel olmayan

UNSCREW : English Turkish Redhouse

un.screw^nskru' fiil
vidalarını çıkarmak.
çevirerek açmak

UNSCRUPULOUS : English Turkish Redhouse

un.scru.pu.lous^nskru'pyılıs sıfat vicdansız

UNSEASONABLE : English Turkish Redhouse

un.sea.son.a.ble^nsi'zınıbıl sıfat mevsimsiz, zamansız, vakitsiz

UNSEASONED : English Turkish Redhouse

un.sea.soned^nsi'zınd sıfat
baharatsız.
acemi, tecrübesiz: unseasoned worker acemi işçi.
yaş (tahta)

UNSEAT : English Turkish Redhouse

un.seat^nsit' fiil
görevden almak.
attan düşürmek

UNSEAWORTHY : English Turkish Redhouse

un.sea.wor.thy^nsi'wırdhi sıfat denize çıkmaya elverişsiz

UNSEEMLY : English Turkish Redhouse

un.seem.ly^nsim'li sıfat yakışıksız, uygunsuz, çirkin

UNSEEN : English Turkish Redhouse

un.seen^nsin' sıfat
göze görünmeyen.
görülmemiş.
gizli

UNSELFISH : English Turkish Redhouse

un.self.ish^nsel'fîş sıfat cömert, kendi çıkarını düşünmeyen

UNSETTLE : English Turkish Redhouse

un.set.tle^nset'ıl fiil
huzurunu kaçırmak, tedirgin etmek: The news of the uprising unsettled us. Ayaklanma hakkındaki haber huzurumuzu kaçırdı.
yerinden çıkarmak: The earthjuake unsettled the statue in the park. Deprem parktaki heykeli yerinden çıkardı.
bozmak: The war has unsettled our travel plans. Savaş seyahat planlarımızı bozdu

UNSETTLED : English Turkish Redhouse

un.set.tled^nset'ıld sıfat
tedirgin, huzursuz.
karışıklık içinde; karışık: unsettled political situation karışık siyasal durum.
kararlaştırılmamış, halledilmemiş, askıda: an unsettled matter halledilmemiş bir sorun.
ödenmemiş, kapanmamış: unsettled debt ödenmemiş borç.
değişken: unsettled weather değişken hava.
yerleşik olmayan.
meskûn olmayan: unsettled land meskûn olmayan arazi

UNSHAKABLE : English Turkish Redhouse

un.shak.a.ble^nşeyk'ıbıl sıfat sarsılmaz, sağlam

UNSHEATHE : English Turkish Redhouse

un.sheathe^nşidh' fiil kınından çıkarmak

UNSHIP : English Turkish Redhouse

un.ship^nşîp' fiil (unshipped, unshipping) gemiden indirmek, gemiden çıkarmak

UNSHRINKING : English Turkish Redhouse

un.shrink.ing^nşrîng'kîng sıfat geri çekilmez

UNSIGHTLINESS : English Turkish Redhouse

un.sight.li.nessisim çirkinlik

UNSIGHTLY : English Turkish Redhouse

un.sight.ly^nsayt'li sıfat göze hoş görünmeyen, çirkin

UNSKILFUL : English Turkish Redhouse

un.skil.ful^nskîl'fıl sıfat, İngiliz İngilizcesi bakınız unskillful

UNSKILLED : English Turkish Redhouse

un.skilled^nskîld' sıfat
maharetsiz.
özel maharet istemeyen, kaba

UNSKILLFUL : English Turkish Redhouse

un.skill.ful^nskîl'fıl sıfat maharetsiz, beceriksiz, acemi

UNSKILLFULLY : English Turkish Redhouse

un.skill.ful.lyzarf beceriksizce, acemice

UNSNAP : English Turkish Redhouse

un.snap^nsnäp' fiil (unsnapped, unsnapping) çıtçıtını açmak

UNSOCIABLE : English Turkish Redhouse

un.so.cia.ble^nso'şıbıl sıfat girgin olmayan, insanlardan uzak duran

UNSOCIAL : English Turkish Redhouse

un.so.cial^nso'şıl sıfat
girgin olmayan, insanlardan uzak duran.
toplumsal ilişkileri engelleyen