English Turkish Redhouse
UPON : English Turkish Redhouse
up.onıpan' edat bakınız on
UPON MY LIFE! : English Turkish Redhouse
Allah aşkına!
UPPER : English Turkish Redhouse
up.per^p'ır sıfat üst, üstteki, yukarıdaki: upper berth (tren veya vapurda) üst yatak. upper deck üst güverte. isim ayakkabı yüzü
UPPER CASE : English Turkish Redhouse
üyük harf, majüskül
UPPER CLASS : English Turkish Redhouse
zenginler sınıfı.
sosyoekonomik üstünlüğü olan sınıf
UPPER CRUST : English Turkish Redhouse
konuşma diliüst tabaka, yukarı sınıf, yüksek tabaka
UPPER HAND : English Turkish Redhouse
üstünlük
UPPER VOLTA : English Turkish Redhouse
akınız Burkina Faso
UPPERCUT : English Turkish Redhouse
up.per.cut^p'ırk^t isim, boks aşağıdan yukarıya doğru vuruş
UPPERMOST : English Turkish Redhouse
up.per.most^p'ırmost sıfat
en üst, en yukarıdaki.
ilk sırada olan, en başta gelen
UPPITY : English Turkish Redhouse
up.pi.ty^p'ıti sıfat, konuşma dili (kendini bir şey zannettiğinden dolayı) küstah; haddini bilmez
UPRIGHT : English Turkish Redhouse
up.right^p'rayt sıfat
dikey, dik.
dürüst, doğru. zarf dik, dimdik. isim direk
UPROAR : English Turkish Redhouse
up.roar^p'rôr isim gürültü, velvele, şamata, curcuna
UPROARIOUS : English Turkish Redhouse
up.roar.i.oussıfat gürültülü, curcunalı
UPROOT : English Turkish Redhouse
up.root^prut' fiil
kökünden sökmek.
(birini) oturduğu yerden veya çevresinden ayırmak.
yok etmek
UPS AND DOWNS : English Turkish Redhouse
hayattaki iniş çıkışlar
UPSET : English Turkish Redhouse
up.set^pset' fiil (upset, upsetting)
devirmek: upset a vase vazoyu devirmek.
bozmak, altüst etmek: upset a plan planı bozmak.
(favori rakibi) yenmek.
(mideyi) bozmak.
üzmek; sinirlendirmek: News of the accident has upset him. Kaza hakkındaki haber onu üzdü.
alabora etmek: The storm upset the boat. Fırtına sandalı alabora etti. sıfat
devrilmiş.
altüst olmuş, bozulmuş.
üzüntülü, üzgün; sinirli.
bozulmuş, bozuk (mide). isim
devrilme.
altüst olma.
beklenmedik yenilgi
UPSET THE APPLECART : English Turkish Redhouse
iyi bir durum veya işi bozmak, bir çuval inciri berbat etmek
UPSHOT : English Turkish Redhouse
up.shot^p'şat isim sonuç, netice
UPSIDE-DOWN : English Turkish Redhouse
up.side-down^psayd.daun' sıfat
tepetaklak duran, baş aşağı duran.
altüst. zarf tepetaklak, başaşağı
UPSTAIRS : English Turkish Redhouse
up.stairs^p'sterz' zarf yukarıya, üst kata; yukarıda, üst katta. sıfat
yukarıdaki, üst kattaki.
üst kata ait. isim üst kat
UPSTANDING : English Turkish Redhouse
up.stand.ing^pstän'dîng sıfat
doğru, dürüst.
dik
UPSTART : English Turkish Redhouse
up.start^p'start isim, sıfat türedi, sonradan görme, zıpçıktı
UPSTREAM : English Turkish Redhouse
up.stream^p'strîm' zarf
akıntıya karşı, akış yukarı.
ırmağın yukarı kısmına doğru. sıfat ırmağın yukarısındaki
UPSURGE : English Turkish Redhouse
up.surge^p'sırc isim (ani ve hızlı) artış
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani