Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
VAUNT : English Turkish Redhouse

vauntvônt fiil övünmek; övmek

VEAL : English Turkish Redhouse

vealvil isim
süt danası; dana eti, dana.
buzağı; dana

VECTOR : English Turkish Redhouse

vec.torvek'tır isim
matematik vektör.
biyoloji taşıyıcı

VEEP : English Turkish Redhouse

veepvip isim, konuşma dili ikinci başkan, başkan yardımcısı

VEER : English Turkish Redhouse

veervîr fiil dönmek, sapmak; döndürmek

VEER ROUND : English Turkish Redhouse

denizcilikle ilgilidönüp aksi yöne gitmek

VEGETABLE : English Turkish Redhouse

veg.e.ta.blevec'ıtıbıl, vec'tıbıl isim
sebze.
bitki, nebat. sıfat bitkisel, nebati

VEGETABLE DYE : English Turkish Redhouse

itkisel boya

VEGETABLE GARDEN : English Turkish Redhouse

ostan, sebze bahçesi

VEGETABLE KINGDOM : English Turkish Redhouse

itkiler âlemi

VEGETABLE MARROW : English Turkish Redhouse

sakızkabağı, kabak

VEGETABLE OIL : English Turkish Redhouse

itkisel yağ, nebati yağ

VEGETARIAN : English Turkish Redhouse

veg.e.tar.i.anvecıter'iyın isim, sıfat veqetaryen, etyemez

VEGETARIANISM : English Turkish Redhouse

veg.e.tar.i.an.ismisim veqetaryenlik, etyemezlik

VEGETATE : English Turkish Redhouse

veg.e.tatevec'ıteyt fiil ot gibi yaşamak, kuru ve anlamsız bir hayat sürmek

VEGETATION : English Turkish Redhouse

veg.e.ta.tionvecıtey'şın isim bitkiler

VEHEMENCE : English Turkish Redhouse

ve.he.menceisim
şiddet, hiddet.
ateşlilik

VEHEMENT : English Turkish Redhouse

ve.he.mentvi'yımınt, vi'hımınt sıfat
şiddetli, hiddetli: a vehement protest şiddetli protesto.
ateşli: a vehement speaker ateşli konuşmacı

VEHICLE : English Turkish Redhouse

ve.hi.clevi'yıkıl isim araç, taşıt, vasıta

VEIL : English Turkish Redhouse

veilveyl isim
peçe, yaşmak: She raised her veil. Peçesini açtı.
örtü, perde: a veil of dust toz perdesi. a veil of secrecy gizlilik perdesi.
maske: He pursues his self-interests behind a veil of charity. Hayırseverlik maskesi altında kendi çıkarlarını kolluyor. fiil
peçe ile örtmek.
gizlemek, saklamak, maskelemek

VEIN : English Turkish Redhouse

veinveyn isim
damar, toplardamar.
tarz, şekil: He continued in this vein for at least an hour. En az bir saat boyunca bu şekilde konuşmaya devam etti.
öğe, unsur: There's a vein of pessimism in that book. O kitapta bir kötümserlik var

VELLEITY : English Turkish Redhouse

vel.le.i.tyvıli'yıti isim istemseme

VELOCITY : English Turkish Redhouse

ve.loc.i.tyvılas'ıti isim hız, sürat

VELVET : English Turkish Redhouse

vel.vetvel'vît isim kadife. sıfat
kadife; kadife kaplı.
kadifemsi, kadife gibi

VENAL : English Turkish Redhouse

ve.nalvi'nıl sıfat rüşvet yiyen, satın alınır