Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
WARD : English Turkish Redhouse

wardwôrd isim
koğuş: hospital ward hastane koğuşu.
bölge, semt: city ward kentin semtlerinden biri.
hukuk vesayet altında bulunan kimse. fiil bakınız ward off

WARD OFF : English Turkish Redhouse

(darbeyi) engellemek, savuşturmak, etkisiz hale getirmek, (darbenin) etkisini azaltmak; (darbeden) korunmak.
(kötü bir şeyi) defetmek, savmak

WARDEN : English Turkish Redhouse

war.denwôr'dın isim
hapishane müdürü.
memur; görevli: game warden (resmi) av bekçisi. air-raid warden hava alarm görevlisi

WARDROBE : English Turkish Redhouse

ward.robewôrd'rob isim
bir kimsenin tüm giysileri, gardırop.
gardırop, giysi dolabı.
tiyatro kostümleri

WARDSHIP : English Turkish Redhouse

ward.shipwôrd'şîp isim vasilik, vesayet

WAREHOUSE : English Turkish Redhouse

ware.housewer'haus isim depo, ambar. fiil
i depoya/ambara koymak

WARES : English Turkish Redhouse

wareswerz isim, çoğul satılık mallar

WARFARE : English Turkish Redhouse

war.farewôr'fer isim
savaş, harp.
mücadele

WARHEAD : English Turkish Redhouse

war.headwôr'hed isim (büyük bir mermiye ait) başlık: nuclear warhead nükleer başlık

WARLIKE : English Turkish Redhouse

war.likewôr'layk sıfat
savaşçı, cenkçi.
savaşa ait, askeri.
savaşla tehdit eden

WARM : English Turkish Redhouse

warmwôrm sıfat
ılık.
sıcak (hava): warm front sıcak hava kütlesi.
ısıtan, sıcak tutan (giysi, battaniye v.b.).
candan, hararetli, sıcak: a warm welcome sıcak bir karşılama.
yüreği sıcak, sevgi dolu; cana yakın, samimi (kimse).
sıcakkanlı.
sıcak (renk). fiil
(up) ısıtmak, kızdırmak; ısınmak: Please warm this milk. Lütfen bu sütü ısıtın. The weather is warming up. Hava ısınıyor.
to/towards
e ısınmak,
e alışmak: He is warming to the work. İşe ısınıyor.
up (yarışmadan önce) hafif idman yapmak.
up (konser veya temsilden önce) son bir hazırlık yapmak.
up canlanmak, kızışmak, coşmak: The discussion is warming up. Tartışma canlanıyor

WARM-BLOODED : English Turkish Redhouse

warm-blood.edwôrm'bl^d'îd sıfat
zooloji sıcakkanlı.
enerjik.
tutkulu

WARMHEARTED : English Turkish Redhouse

warm.heart.edwôrm'har'tîd sıfat
yüreği sıcak, sevgi dolu.
sıcak, dostça

WARMONGER : English Turkish Redhouse

war.mon.gerwôr'm^ng.gır isim savaş çığırtkanlığı yapan kimse

WARMTH : English Turkish Redhouse

warmthwôrmth isim
sıcaklık, ılıklık.
hararet, coşkunluk.
içtenlik, samimiyet

WARN : English Turkish Redhouse

warnwôrn fiil
uyarmak, ikaz etmek; tembih etmek: He warned us not to touch the wet paint. Islak boyaya elimizi sürmememiz için bizi uyardı. The doctor warned him against overeating. Doktor onu fazla yemek yememesi için uyardı.
haber vermek: He warned us of the approaching storm. Fırtınanın yaklaştığını bize haber verdi

WARNING : English Turkish Redhouse

warn.ingisim
uyarma, ikaz; tembih.
uyarı.
ibret: Let this be a warning to you. Bu sana ibret olsun

WARP : English Turkish Redhouse

warpwôrp fiil
eğrilmek, çarpılmak; eğriltmek, çarpıtmak.
doğru yoldan saptırmak. isim eğrilik, çarpıklık

WARPED : English Turkish Redhouse

warp.edsıfat
eğrilmiş, eğri, çarpık.
sapık, sapkın

WARPLANE : English Turkish Redhouse

war.planewôr'pleyn isim savaş uçağı

WARRANT : English Turkish Redhouse

war.rantwôr'ınt isim
gerekçe; haklı neden; yetki: The army cited civil unrest as its warrant for declaring martial law. Ordu sıkıyönetime gerekçe olarak toplumdaki huzursuzluğu gösterdi.
garanti, teminat.
kefalet. fiil
izin vermek, yetki vermek: The law warrants the government's intervention. Yasa hükümete müdahale yetkisini veriyor.
mazur göstermek: No excuse can warrant this misbehavior. Hiçbir özür bu kötü davranışı mazur gösteremez.
haklı çıkarmak, desteklemek: The evidence does not warrant your claim. Kanıtlar iddianızı desteklemiyor.
gerekli kılmak, gerektirmek.
ruhsat vermek.
garanti etmek; temin etmek.
kefil olmak

WARRANT OFFICER : English Turkish Redhouse

askerigedikli subay

WARRANTY : English Turkish Redhouse

war.ran.tywôr'ınti isim
hukuk kefalet.
kefaletname.
garanti, garanti belgesi.
yetki; hak; haklı neden

WARREN : English Turkish Redhouse

war.renwôr'ın isim
çok tavşan bulunan yer.
kalabalık mahalle

WARRIOR : English Turkish Redhouse

war.ri.orwôr'iyır isim savaşçı, muharip, asker