English Turkish Redhouse
WATERING : English Turkish Redhouse
wa.ter.ingwô'tırîng isim
sulama.
suvarma.
(kumaşta) hare
WATERING CAN : English Turkish Redhouse
süzgeçli kova
WATERING HOLE : English Turkish Redhouse
hayvanların su içmesine elverişli yer, suvat.
doğal bir su kaynağı.
argo bar; meyhane
WATERING PLACE : English Turkish Redhouse
hayvanların su içmesine elverişli yer, suvat.
kaplıca, termal.
kıyıda bulunan tatil yeri.
doğal bir su kaynağı
WATERING POT : English Turkish Redhouse
süzgeçli kova
WATERING TROUGH : English Turkish Redhouse
yalak
WATERLESS : English Turkish Redhouse
wa.ter.lesssıfat susuz
WATERLOGGED : English Turkish Redhouse
wa.ter.loggedwô'tırlôgd sıfat içi su dolmuş
WATERMARK : English Turkish Redhouse
wa.ter.markwô'tırmark isim
karada suyun yükseldiği düzeyi gösteren çizgi veya işaret.
filigran. fiil filigran basmak
WEATHER-BEATEN : English Turkish Redhouse
weath.er-beat.enwedh'ırbitın sıfat
her türlü kötü hava şartlarına maruz kalmış, fırtına yemiş.
yanık ve kırış kırış (yüz)
WEATHER-BOUND : English Turkish Redhouse
weath.er-boundwedh'ırbaund sıfat kötü hava şartlarından dolayı limanda mahsur kalmış (gemi)
WEATHER-STRIP : English Turkish Redhouse
weath.er-stripwedh'ırstrîp fiil pencere bandı yapıştırmak
WEATHERCOCK : English Turkish Redhouse
weath.er.cockwedh'ırkak isim (horoz şeklinde) yelkovan, fırıldak
WEATHERISE : English Turkish Redhouse
weath.er.isewedh'ırayz fiil, İngiliz İngilizcesi, konuşma dili bakınız weatherize
WEATHERIZE : English Turkish Redhouse
weath.er.izewedh'ırayz fiil, konuşma dili (binayı) soğuğa karşı izole etmek
WEATHERMAN : English Turkish Redhouse
weath.er.manwedh'ırmän isim, konuşma dili (weathermen)
meteoroloji uzmanı.
televizyon hava durumu sunucusu
WEATHERPROOF : English Turkish Redhouse
weath.er.proofwedh'ırpruf sıfat her türlü hava şartlarına karşı dayanıklı, rüzgâr, yağmur veya soğuk geçirmez
WEATHERWORN : English Turkish Redhouse
weath.er.wornwedh'ırwôrn sıfat hava etkisiyle bozulmuş veya aşınmış
WEAVE : English Turkish Redhouse
weavewiv fiil (wove, woven)
dokumak.
örmek.
kurmak, yapmak, icat etmek. isim
dokuma: This carpet has a loose weave. Bu halının dokuması seyrek.
örgü
WEAVER : English Turkish Redhouse
dokumacı, çulha
WEB : English Turkish Redhouse
webweb isim
ağ.
örümcek ağı.
dokuma.
zooloji zar, perde
WEBBING : English Turkish Redhouse
webb.ingisim kalın dokuma kayış
WED : English Turkish Redhouse
wedwed fiil (wedded/wed, wedding)
ile evlenmek; ile evlendirmek.
birleştirmek.
bağlanmak; bağlamak
WEDDED : English Turkish Redhouse
wed.dedwed'îd sıfat
nikâhlı.
to
e bağlı, kendini
e adamış
WEDDING : English Turkish Redhouse
wed.dingwed'îng isim nikâh, düğün
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani