Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
WETNESS : English Turkish Redhouse

wet.nessisim ıslaklık, nem, rutubet

WHACK : English Turkish Redhouse

whackhwäk fiil, konuşma dili
pat veya küt diye vurmak; tokat atmak.
kesmek. isim, konuşma dili
kuvvetli darbe/vuruş; kuvvetli tokat.
kuvvetli bir darbe veya tokat sesi; pat; küt.
fırsat: Let me have a whack at it! Bana fırsat tanısana!

WHACKED : English Turkish Redhouse

whackedhwäkt sıfat bakınız whacked out

WHACKED OUT : English Turkish Redhouse

argoçok yorgun, bitkin, pestil gibi

WHACKING : English Turkish Redhouse

whack.inghwäk'îng sıfat, konuşma dili
çok büyük, kocaman.
çok: That's a whacking big car! Çok büyük bir araba o!

WHALE : English Turkish Redhouse

whalehweyl fiil, konuşma dili
dövmek.
kuvvetli bir şekilde vurmak.
out kuvvetli bir şekilde vurarak çıkarmak: She was whaling the dust out of the carpets. Halılara pat pat vurarak tozunu çıkarıyordu

WHALE IN AND ... : English Turkish Redhouse

gayretle (bir işe) başlamak: She whaled in and fixed supper for the whole push of 'em. Kalkıp onların hepsine akşam yemeği hazırladı

WHAM : English Turkish Redhouse

whamhwäm isim
kuvvetli darbe/vuruş.
kuvvetli bir darbenin sesi; pat; küt. fiil
pat veya küt diye vurmak.
pat veya küt diye çarpmak; pat diye patlamak. zarf pat diye: I was sitting at my desk writing when wham, in walks Fatmagül! Ben çalışma masamın başında yazı yazarken pat diye Fatmagül giriyor içeri!

WHAMMY : English Turkish Redhouse

wham.myhwäm'i isim, konuşma dili bakınız put a whammy on someone

WHAP : English Turkish Redhouse

whaphwäp, hwap fiil (whapped, whapping) bakınız whop

WHAPPER : English Turkish Redhouse

whap.perhwäp'ır, hwap'ır isim bakınız whopper

WHAPPING : English Turkish Redhouse

whap.pinghwäp'îng, hwap'îng sıfat bakınız whopping

WHARF : English Turkish Redhouse

wharfhwôrf isim (wharves) iskele

WHAT : English Turkish Redhouse

whathw^t, hwat zamir
ne: What's this? Bu ne? Tell me what she said. Bana ne dediğini söyle. What do you think I am? Beni ne zannediyorsun? Don't forget what she said! Onun dediğini unutma! I've no money but what you see here. Burada gördüğünden başka param yok. Their production today is not what it was. Onların şimdiki üretimi eskisi gibi değil.
Şaşkınlık belirtir: What, no lunch? Ne diyorsun? Öğle yemeği yok mu?/Ne, öğle yemeği yok mu? sıfat
ne; hangi: What news have you had from them? Onlardan ne haber? What time is it? Saat kaç? What books have you read this summer? Bu yaz hangi kitapları okudun? What money I have is in the safe. Ne kadar param varsa kasada.
ne; ne kadar çok; ne kadar büyük (Şaşkınlık, hoşnutluk, öfke v.b. duyguları pekiştirmek için kullanılır.): What beautiful trees! Ne güzel ağaçlar! What a delightful spot! Ne güzel bir yer! With what joy did I hand her over to them! Kendisini onlara ne büyük bir sevinçle teslim ettim, bir bilsen! He remembered what great sadness he'd felt then. O zamanki hüznünün ne kadar büyük olduğunu hatırladı. What a mess! Şu karışıklığa bak!

WHAT A PITY! : English Turkish Redhouse

Ne yazık!

WHAT A SHAME! : English Turkish Redhouse

Ne yazık!

WHAT A SOUR FACE HE'S WEARING TODAY! : English Turkish Redhouse

O bugün ne kadar suratsız!

WHAT ABOUT ... : English Turkish Redhouse

ya
..: You've given her some money, but what about me? Ona para verdiniz. Ya bana?
Tekliflerde kullanılır: What about a walk? Yürüyüşe çıkmaya ne dersin?

WHAT ABOUT IT? : English Turkish Redhouse

konuşma dilibakınız What of it?

WHAT DOES IT MATTER? : English Turkish Redhouse

Ne önemi var?/Ne olur ki?/Ne fark eder?

WHAT EVER ...? : English Turkish Redhouse

konuşma dili(Şaşkınlık belirtir.): What ever can she mean? Ne demek istiyor Allah aşkına?

WHAT FOR? : English Turkish Redhouse

konuşma diliNiye?/Niçin?

WHAT IF ... : English Turkish Redhouse

farzedelim: What if it rains? Ya yağmur yağarsa?

WHAT IF ...? : English Turkish Redhouse

ya
.. ise?: What if it rains? Ya yağmur yağarsa?

WHAT MAKES HIM TICK? : English Turkish Redhouse

Onu ayakta tutan şey ne?