English Turkish Redhouse
BE OUT OF RUNNING : English Turkish Redhouse
kazanma şansı olmamak
BE OUT OF SEASON : English Turkish Redhouse
-in mevsimi bitmiş olmak
BE OUT OF SHAPE : English Turkish Redhouse
formda olmamak, formdan düşmüş olmak.
şeklini kaybetmiş olmak, kalıpsız olmak
BE OUT OF SORTS : English Turkish Redhouse
konuşma dilisinirleri üstünde olmak; huysuzluğu üstünde olmak; canı sıkkın olmak, keyfi yerinde olmamak
BE OUT OF STEP : English Turkish Redhouse
(with) (başkalarına) adım uydurmamak.
with
e ayak uydurmamak
BE OUT OF STOCK : English Turkish Redhouse
stokta bulunmamak
BE OUT OF SYNC : English Turkish Redhouse
senkronik olmamak, senkronize edilmemiş olmak
BE OUT OF THE HOLE : English Turkish Redhouse
konuşma diliborçtan kurtulmuş olmak
BE OUT OF THE QUESTION : English Turkish Redhouse
konuşma dilisöz konusu olmamak, düşünülmemek, uygun sayılmamak
BE OUT OF THE RUNNING : English Turkish Redhouse
(yarışmadan) elenmiş olmak
BE OUT OF THE WOODS : English Turkish Redhouse
tehlikeyi atlatmış olmak
BE OUT OF THIS WORLD : English Turkish Redhouse
konuşma dilisüper/fevkalade/harika olmak
BE OUT OF TOUCH : English Turkish Redhouse
(with) (biriyle) iletişim içinde olmamak.
dünyada olup bitenlerden haberi olmamak.
with (bir konuya) ait yeni gelişmeler hakkında bilgisi olmamak
BE OUT OF TOUCH WITH : English Turkish Redhouse
ile temasta bulunmamak.
den habersiz olmak
BE OUT OF WHACK : English Turkish Redhouse
konuşma dilibozulmuş olmak
BE OUT OF WORK : English Turkish Redhouse
işsiz olmak
BE OUT ON STRIKE : English Turkish Redhouse
grevde olmak
BE OUT ON THE END OF A LIMB : English Turkish Redhouse
desteksiz kalmak
BE OUT ON THE TOWN : English Turkish Redhouse
konuşma dilişehirde zevk peşinde koşmak
BE OUT TO : English Turkish Redhouse
(bir amaç) peşinde olmak; (bir şey) için fırsat kollamak: They're out to win the championship. Onlar şampiyonluğa oynuyorlar. He's out to get him. Onun hakkından gelmek için fırsat kolluyor
BE OUT TO LUNCH : English Turkish Redhouse
öğle yemeği yemeye çıkmış olmak.
argo kafası izinli olmak.
argo kafası pek çalışmamak
BE OVER : English Turkish Redhouse
itmiş olmak, bitmek, sona ermek: The concert's over. Konser bitti. It's over between us. Aramızda her şey bitti
BE OVER AND DONE WITH : English Turkish Redhouse
konuşma dilitamamıyla bitmiş olmak
BE OVER ONE'S HEAD : English Turkish Redhouse
(su) boyunu geçmek/aşmak.
(birinin) bilgisi/yeteneği dışında olmak
BE OVER SOMEONE : English Turkish Redhouse
irinin amiri olmak; birinden daha yüksek bir görev/makam/rütbe sahibi olmak
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani