Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
WILT : English Turkish Redhouse

wiltwîlt fiil (bitki, çiçek) boynunu bükmek, solmak; (bitkiyi, çiçeği) soldurmak

WILY : English Turkish Redhouse

wil.yway'li sıfat kurnaz

WIMP : English Turkish Redhouse

wimpwîmp isim, argo çok pısırık kimse, pısırığın teki

WIN : English Turkish Redhouse

winwîn fiil (won, winning)
kazanmak; (yarışma veya başka bir uğraşı sonucunda) elde etmek: Who won the contest? Yarışmayı kim kazandı? Şirin's won the prize. Ödülü Şirin kazandı. They've finally won his support. Nihayet onun desteğini sağladılar.
(muharebede) galip gelmek: Austria won the war. Savaşta Avusturya galip geldi. isim galibiyet

WIN BY DEFAULT : English Turkish Redhouse

hükmen galip sayılmak

WIN HANDS DOWN : English Turkish Redhouse

konuşma dilikolaylıkla kazanmak veya galip gelmek

WIN IN A WALK : English Turkish Redhouse

kolayca kazanmak

WIN OUT : English Turkish Redhouse

sonuçta galip çıkmak

WIN OUT OVER : English Turkish Redhouse

sonuçta galip çıkmak

WIN SOMEONE BACK : English Turkish Redhouse

irini/bir şeyi yeniden kazanmak

WIN SOMEONE OVER : English Turkish Redhouse

irini ikna ederek kendi tarafına çekmek; birini ikna ederek desteğini sağlamak: We also won him round to our point of view. Kendisini ikna edip davamıza onun da desteğini sağladık

WIN SOMEONE ROUND : English Turkish Redhouse

irini ikna ederek kendi tarafına çekmek; birini ikna ederek desteğini sağlamak: We also won him round to our point of view. Kendisini ikna edip davamıza onun da desteğini sağladık

WIN SOMEONE'S AFFECTION : English Turkish Redhouse

ir kimsenin sevgisini kazanmak

WIN SOMETHING BACK : English Turkish Redhouse

irini/bir şeyi yeniden kazanmak

WIN THE TOSS : English Turkish Redhouse

yazı turada kazanmak

WIN THROUGH : English Turkish Redhouse

sonuçta galip çıkmak

WINCE : English Turkish Redhouse

wincewîns fiil (korkunç bir manzara karşısında veya acıyla) biraz geri çekilmek veya irkilmek veya yüzünü buruşturmak

WINCH : English Turkish Redhouse

winchwînç isim vinç. fiil vinçle çekmek

WIND : English Turkish Redhouse

windwaynd fiil (wound)
(up) (zemberek v.b.'ni çevirerek) (saati, gramofonu v.b.'ni) kurmak: Will you wind the grandfather clock? Sandıklı saati kurar mısın?
sarmak: Wind the thread onto the spool. İpliği makaraya sar. The trumpet vine was winding up the pole. Acemborusu direğe sarılıp yukarı doğru yükseliyordu. She wound the scarf around her neck. Eşarbı boynuna sardı.
(yol, nehir, kafile v.b.) kıvrıla kıvrıla/döne döne gitmek: The procession wound through the streets to the harbor. Kafile, dolambaçlı sokaklardan kıvrılarak limana vardı. The road wound up through olive groves. Yol, zeytinliklerin arasından kıvrıla kıvrıla yukarı doğru gidiyordu.
up (kol, manivela v.b.'ni çevirerek) (bir şeyi) çekmek/kaldırmak: Wind up the bucket from the well. Çıkrığı çevirip kovayı kuyudan çek.
(kol, manivela v.b.'ni) çevirmek. isim
(kol, manivela v.b.'ni) çevirme.
dönemeç, viraq; (nehirdeki) kıvrım

WIND INSTRUMENT : English Turkish Redhouse

müziknefesli çalgı, üflemeli çalgı

WIND ITS WAY : English Turkish Redhouse

(yol, nehir, kafile v.b.) kıvrıla kıvrıla/döne döne gitmek

WIND ONE'S WAY INTO SOMEONE'S AFFECTIONS : English Turkish Redhouse

irinin gönlüne girmek

WIND SOMEONE ROUND ONE'S LITTLE FINGER : English Turkish Redhouse

irini parmağında oynatmak

WIND SOMETHING INTO A BALL : English Turkish Redhouse

ir şeyi yumak yapmak, bir şeyi sarmak

WIND SOMETHING UP : English Turkish Redhouse

saat veya gramofon gibi zemberekli bir şeyi kurmak.
konuşma dili bir şeyi bitirmek veya tamamlamak: They wound up the meeting with a song. Toplantıyı bir şarkıyla bitirdiler. You need to wind up your personal affairs this week. Şahsi işlerinizi bu hafta bitirmeniz lazım