Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
WIPE : English Turkish Redhouse

wipewayp fiil
silmek: Wipe your nose! Burnunu sil! He wiped his shoes on the doormat. Ayakkabılarını paspasa sildi.
away/up silerek yok etmek, silmek.
off silerek temizlemek.
out yok etmek, silmek.
konuşma dili out iflas ettirmek, topu attırmak. isim silme: Give the table a wipe. Masayı bir sil

WIPE SOMETHING CLEAN : English Turkish Redhouse

ir şeyi silerek temizlemek

WIPE SOMETHING DRY : English Turkish Redhouse

ir şeyi silerek kurulamak

WIPE THE FLOOR WITH : English Turkish Redhouse

(birini) adamakıllı dövmek, yerden yere vurmak/çalmak.
(birini) ağır bir mağlubiyete uğratmak, hezimete uğratmak

WIPER : English Turkish Redhouse

wip.erway'pır isim bakınız windshield wiper

WIRE : English Turkish Redhouse

wirewayr isim
(metal) tel: barbed wire dikenli tel. telephone wire telefon teli.
telgraf; telgraf sistemi; telgrafla gönderilen mesaj. fiil
(bir binanın) elektrik tesisatını kurmak; (bir binanın) elektrik kabloları veya hatlarını döşemek; (bir aygıtın) elektrik tellerini takmak.
(birine) telgrafla (bir haberi) bildirmek: Wire him the news. Haberi ona telgrafla bildir

WIRE BRUSH : English Turkish Redhouse

tel fırça

WIRE SERVICE : English Turkish Redhouse

haber ajansı

WIRE SOMETHING TOGETHER : English Turkish Redhouse

ir şeyi telle bağlamak

WIRELESS : English Turkish Redhouse

wire.lesswayr'lîs isim
telsiz; telsiz telefon; telsiz telgraf.
İngiliz İngilizcesi radyo. sıfat
telsiz, teli olmayan.
telsiz, telsiz telefon veya telgrafa ait.
İngiliz İngilizcesi radyoya ait

WIRETAP : English Turkish Redhouse

wire.tapwayr'täp isim
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlama.
konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına takılan aygıt. fiil (wiretapped, wiretapping) telefon hattına tel bağlayarak (birinin konuşmalarını) gizlice dinlemek; (birinin telefon hattına) tel bağlayarak konuşmalarını gizlice dinlemek; konuşmaları gizlice dinlemek için telefon hattına tel bağlamak

WIRING : English Turkish Redhouse

wir.ingwayr'îng isim
(bir binadaki) elektrik tesisatı; (bir binadaki) elektrik kabloları veya hatları; (bir aygıttaki) elektrik telleri.
(bir binanın) elektrik tesisatını kurma; (bir binanın) elektrik kabloları veya hatlarını döşeme; (bir aygıtın) elektrik tellerini takma

WIRY : English Turkish Redhouse

wir.ywayr'i sıfat sırım gibi

WISDOM : English Turkish Redhouse

wis.domwîz'dım isim irfan; hikmet, bilgelik

WISDOM TOOTH : English Turkish Redhouse

akıldişi, yirmi yaş dişi

WISE : English Turkish Redhouse

wisewayz sıfat arif, irfan sahibi; bilge, hikmet sahibi

WISE GUY : English Turkish Redhouse

konuşma diliukala

WISE SOMEONE UP TO : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirine (birinin) ne yaptığını bildirmek; birine (durumun) ne olduğunu bildirmek

WISE UP : English Turkish Redhouse

konuşma dili
gözünü açıp gerçeği görmek.
to (birinin) ne yaptığının farkına varmak, (birinin) ne yaptığını çakmak; (durumun) ne olduğunun farkına varmak, (bir durumun) ne olduğunu çakmak.
on (bir şey) hakkında bilgi edinmek, (bir konuda) bilgilenmek

WISEACRE : English Turkish Redhouse

wise.a.crewayz'eykır isim ukala

WISECRACK : English Turkish Redhouse

wise.crackwayz'kräk isim, konuşma dili şakayla karışık iğneli laf; taş. fiil şakayla karışık iğneli laflar söylemek; taş atmak

WISH : English Turkish Redhouse

wishwîş fiil
Dilek belirtir: I wish you'd shut up. Sen bir sussan. I wish they'd come today. Bugün bir gelseler. I wish they were coming today. Gönül ister ki bugün gelsinler. I wish I were president. Keşke başkan olsaydım. She wishes she were queen. Kendisi kraliçe olmak isterdi.
(birine) (iyi bir şey) dilemek, temenni etmek: We wish you a happy birthday. Size mutlu bir doğum günü diliyoruz. They wished him good health. Ona sağlık dilediler.
istemek, arzu etmek: Do you wish to be left alone? Yalnız kalmak ister misiniz?/Ben çıkayım mı? Do you still wish them to go? Hâlâ gitmelerini istiyor musunuz? I'll do it now, if you wish. Arzu ederseniz onu şimdi yaparım. At that moment she wished them anywhere but there with her. O an onların oradan başka herhangi bir yerde olmalarını istedi. Do as you wish. İstediğin gibi yap. Take whatever you wish. Canın neyi isterse onu al. isim istek, arzu; dilek; temenni

WISH A WISH : English Turkish Redhouse

dilekte bulunmak; niyet tutmak

WISH FOR : English Turkish Redhouse

istemek, arzu etmek, arzulamak

WISH ON A STAR : English Turkish Redhouse

yıldıza bakarak niyet tutmak