English Turkish Redhouse
BESETTING : English Turkish Redhouse
e.set.tingsıfat yakayı bırakmayan
BESIDE : English Turkish Redhouse
e.sidebîsayd' edat
yanına; yanında.
in yanında,
e nazaran
BESIDE ONESELF : English Turkish Redhouse
kendinden geçmiş, çılgın
BESIDE THE MARK : English Turkish Redhouse
konu dışı
BESIDE THE POINT : English Turkish Redhouse
konu dışında
BESIDE THE QUESTION : English Turkish Redhouse
konu dışı
BESIDES : English Turkish Redhouse
e.sidesbîsaydz' edat
den başka,
in dışında.
yanı sıra. zarf ayrıca, üstelik
BESIEGE : English Turkish Redhouse
e.siegebîsic' fiil
i kuşatma altında tutmak.
etrafını almak, başına üşüşmek
BESMEAR : English Turkish Redhouse
e.smearbîsmir' fiil bulaştırmak, kirletmek
BESOTTED : English Turkish Redhouse
e.sot.tedbîsat'ıd sıfat
sarhoş.
aptal, sersem
BESOUGHT : English Turkish Redhouse
e.soughtbîsôt' fiil bakınız beseech
BESPOKE : English Turkish Redhouse
e.spokebîspok' sıfat, İngiliz İngilizcesi
ısmarlama, ısmarlama yapılmış.
ısmarlama iş yapan
BEST : English Turkish Redhouse
estbest fiil hakkından gelmek, yenmek; baskın çıkmak, geçmek
BEST BET : English Turkish Redhouse
en iyi yol veya çare
BEST MAN : English Turkish Redhouse
sağdıç
BEST SELLER : English Turkish Redhouse
çoksatar
BESTIAL : English Turkish Redhouse
es.tialbes'çıl sıfat hayvan gibi, hayvana ait; vahşi; kaba
BESTIALLY : English Turkish Redhouse
es.tial.lyzarf hayvanca, hayvana yakışır şekilde; vahşice, kabaca
BESTIR : English Turkish Redhouse
e.stirbîstır' fiil (bestirred, bestirring) harekete geçirmek, yerinden oynatmak
BESTOW : English Turkish Redhouse
e.stowbîsto' fiil (on/upon) (-e) vermek, ihsan etmek
BESTOW FAVORS ON : English Turkish Redhouse
-e ayrıcalık tanımak,
e iltifat etmek
BESTRIDE : English Turkish Redhouse
e.stridebîstrayd' fiil (bestrode, bestridden/bestrid)
bacaklarını ayırarak binmek.
her iki tarafında/yakasında bulunmak/uzanmak: Istanbul bestrides two continents. İstanbul iki kıta üzerinde kurulmuştur
BET : English Turkish Redhouse
etbet fiil (bet/betted, betting)
bahse girmek, bahis tutuşmak.
kuvvetle sanmak: I bet he's there. Bence orada olması kesin. isim bahis; iddia
BET YOUR BOOTS. : English Turkish Redhouse
Emin olun
BETIDE : English Turkish Redhouse
e.tidebîtayd' fiil
(birinin) başına gelmek: Woe betide them! Başlarına taş yağsın!
e alamet olmak: It betides good. O hayra alamet
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani