Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
BLOODTHIRSTY : English Turkish Redhouse

lood.thirst.ybl^d'thırsti sıfat kana susamış, canavar ruhlu, hunhar

BLOODY : English Turkish Redhouse

lood.ysıfat
kanlı; kan gibi.
kana susamış, gaddar, zalim.
konuşma dili kör olası.
konuşma dili bayağı, adamakıllı

BLOODY-MINDED : English Turkish Redhouse

lood.y-mind.edbl^d'imayndîd sıfat, İngiliz İngilizcesi, konuşma dili inatçı, aksi

BLOOM : English Turkish Redhouse

loomblum isim
tazelik, gençlik.
meyve üzerindeki buğu.
(açılmış) çiçek. fiil çiçek açmak

BLOOMING : English Turkish Redhouse

loom.ingsıfat
çiçek açmış.
argo kör olası: That blooming telephone! O kör olası telefon!

BLOSSOM : English Turkish Redhouse

los.somblas'ım isim çiçek; bahar. fiil
çiçek vermek; bahar açmak.
gelişmek; canlanmak

BLOT : English Turkish Redhouse

lotblat isim
leke; mürekkep lekesi.
ayıp, kusur. fiil (blotted, blotting)
lekelemek.
kurutma kâğıdı ile kurutmak

BLOT OUT : English Turkish Redhouse

bozmak.
ortadan silmek, yok etmek

BLOTCH : English Turkish Redhouse

lotchblaç isim
leke.
kabartı, fiske. fiil lekelemek; lekelenmek

BLOTTER : English Turkish Redhouse

lot.terblat'ır isim
kurutma kâğıdı, papyebüvar.
zabıt, tutanak defteri

BLOTTING : English Turkish Redhouse

lot.tingblat'ing sıfat bakınız blotting paper

BLOTTING PAPER : English Turkish Redhouse

kurutma kâğıdı, papyebüvar

BLOUSE : English Turkish Redhouse

louseblaus isim bluz, gömlek

BLOW : English Turkish Redhouse

lowblo fiil (blew, blown)
esmek.
üflemek.
uçurmak; uçmak: The wind has blown off the chimney cowl. Rüzgâr bacanın külahını uçurdu.
solumak.
konuşma dili (parayı) savurmak; (paranın hepsini) harcamak.
konuşma dili (fırsatı) kaçırmak

BLOW A FUSE : English Turkish Redhouse

sigortayı attırmak.
konuşma dili tepesi atmak, öfkelenmek

BLOW GREAT GUNS : English Turkish Redhouse

konuşma dili(rüzgâr) çok sert esmek

BLOW HOT AND COLD : English Turkish Redhouse

konuşma dilikararsız olmak, duraksamak

BLOW IN : English Turkish Redhouse

konuşma diliansızın gelmek, düşmek

BLOW ONE'S BRAINS OUT : English Turkish Redhouse

başına kurşun sıkmak.
başına kurşun sıkarak intihar etmek

BLOW ONE'S COOL : English Turkish Redhouse

konuşma dilitepesi atmak, kızmak

BLOW ONE'S NOSE : English Turkish Redhouse

sümkürmek

BLOW ONE'S OWN HORN : English Turkish Redhouse

konuşma dilikendi reklamını yapmak

BLOW ONE'S OWN TRUMPET : English Turkish Redhouse

kendi borusunu çalmak, kendi reklamını yapmak, övünmek

BLOW ONE'S STACK : English Turkish Redhouse

konuşma dilitepesi atmak, öfkeye kapılmak

BLOW ONE'S TOP : English Turkish Redhouse

konuşma dilitepesi atmak, öfkeye kapılmak