Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
BRIGADIER GENERAL : English Turkish Redhouse

askerituğgeneral

BRIGAND : English Turkish Redhouse

ig.andbrîg'ınd isim haydut, eşkıya

BRIGHT : English Turkish Redhouse

ightbrayt sıfat
parlak, parlayan.
akıllı, zeki

BRIGHT COLOR : English Turkish Redhouse

parlak renk

BRIGHT LIGHTS : English Turkish Redhouse

otomotiv(otomobil farlarına ait) uzunlar

BRIGHT-EYED AND BUSHY-TAILED : English Turkish Redhouse

konuşma dilitam formunda

BRIGHTEN : English Turkish Redhouse

ight.enbrayt'ın fiil
parlatmak.
aydınlanmak, aydınlık olmak.
neşelendirmek; neşe katmak.
(bir yere) canlılık vermek, daha hoş ve sevimli bir hava vermek.
yüzünde mutlu bir ifade belirmek; mutlu olmak

BRIGHTS : English Turkish Redhouse

ightsisim, çoğul, konuşma dili (otomobil farlarına ait) uzunlar

BRILLIANCE : English Turkish Redhouse

il.lianceisim
parlaklık, göz alıcılık.
deha.
harikuladelik, mükemmellik

BRILLIANT : English Turkish Redhouse

il.liantbrîl'yınt sıfat
parlak, göz alıcı.
dahice, parlak.
harikulade, harika, mükemmel. isim pırlanta

BRILLIANTLY : English Turkish Redhouse

il.liant.lyzarf parlak bir şekilde, pırıl pırıl

BRIM : English Turkish Redhouse

imbrîm isim
bardak ağzı.
şapka kenarı

BRIMFUL : English Turkish Redhouse

im.fulsıfat ağzına kadar dolu, silme

BRIMSTONE : English Turkish Redhouse

im.stonebrîm'ston isim kükürt

BRINE : English Turkish Redhouse

inebrayn isim
salamura, tuzlu su.
deniz suyu

BRING : English Turkish Redhouse

ingbrîng fiil (brought) getirmek

BRING A CHILD INTO THE WORLD : English Turkish Redhouse

(anne) çocuğu dünyaya getirmek, çocuğu doğurmak; (doktor/ebe) çocuğu doğurtmak

BRING ABOUT : English Turkish Redhouse

meydana getirmek, sebep olmak

BRING ALONG : English Turkish Redhouse

yanında getirmek

BRING AROUND : English Turkish Redhouse

ikna etmek.
ayıltmak

BRING DOWN THE HOUSE : English Turkish Redhouse

konuşma dilibir alkış tufanı kopartmak

BRING FORTH : English Turkish Redhouse

yaratmak, meydana getirmek; yol açmak, sebep olmak.
doğurmak

BRING FORWARD : English Turkish Redhouse

ileri sürmek, arzetmek.
hesap toplamını nakletmek.
ileri bir tarihe almak

BRING HOME THE BACON : English Turkish Redhouse

ailesinin geçimini sağlamak, ailesini geçindirmek

BRING IN : English Turkish Redhouse

getirmek.
(para) kazandırmak; kazanmak.
hukuk (qüri) karara varmak