English Turkish Redhouse
CATASTROPHE : English Turkish Redhouse
ca.tas.tro.phekıtäs'trıfi isim afet, felaket
CATASTROPHIC : English Turkish Redhouse
cat.a.stroph.ickät'ıstrafîk sıfat felakete yol açan
CATCH : English Turkish Redhouse
catchkäç isim
yakalama, tutma.
kilit dili.
av, bir partide yakalanan av veya balık.
konuşma dili müstakbel eş olarak düşünülen uygun kişi.
parça, bölüm.
konuşma dili bityeniği
CATCH A WHIFF OF : English Turkish Redhouse
-in kokusunu duymak
CATCH AT : English Turkish Redhouse
-i yakalamaya veya tutmaya çalışmak
CATCH COLD : English Turkish Redhouse
nezle olmak
CATCH FIRE : English Turkish Redhouse
tutuşmak, ateş almak
CATCH FORTY WINKS : English Turkish Redhouse
kestirmek, kısa bir süre uyumak
CATCH HELL : English Turkish Redhouse
konuşma dilifena halde haşlanmak, adamakıllı bir zılgıt yemek
CATCH IT : English Turkish Redhouse
konuşma dilipapara/zılgıt yemek
CATCH ON : English Turkish Redhouse
konuşma dili
anlamak, çakmak.
moda olmak, tutmak
CATCH ONE'S BREATH : English Turkish Redhouse
(hayret verici bir şey karşısında) nefesi kesilmek.dinlenmek, nefes almak
CATCH ONE'S EYE : English Turkish Redhouse
dikkatini çekmek, gözüne çarpmak
CATCH SIGHT OF : English Turkish Redhouse
-in gözüne ilişmek, birdenbire farketmek: I caught sight of Fatma. Fatma gözüme ilişti
CATCH SOMEONE IN THE ACT : English Turkish Redhouse
irini suçüstü yakalamak
CATCH SOMEONE NAPPING : English Turkish Redhouse
irini gafil avlamak, birini hazırlıksız yakalamak
CATCH SOMEONE OFF GUARD : English Turkish Redhouse
irini gafil avlamak
CATCH SOMEONE RED-HANDED : English Turkish Redhouse
irini suçüstü yakalamak
CATCH SOMEONE UNAWARES : English Turkish Redhouse
irini gafil avlamak
CATCH SOMEONE'S ATTENTION : English Turkish Redhouse
irinin dikkatini çekmek
CATCH SOMEONE'S EYE : English Turkish Redhouse
irinin dikkatini çekmek
CATCH THE FANCY OF : English Turkish Redhouse
hoşuna gitmek
CATCH UP : English Turkish Redhouse
with
e yetişmek: He's so far ahead of me I can't possibly catch up with him. Benden o kadar ileride ki ona yetişmemin imkânı yok.
on (arada olup biteni) öğrenmek.
on (biriken işleri, ertelenmiş veya ihmal edilmiş bir işi) yapmak
CATCHER : English Turkish Redhouse
catch.erkäç'ır isim
yakalayan şey veya kimse.
beysbol vurucunun arkasında durup topu tutan oyuncu
CATCHING : English Turkish Redhouse
catch.ingkäç'îng sıfat sâri, bulaşıcı
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani