English Turkish Redhouse
CAULDRON : English Turkish Redhouse
caul.dronkôl'drın isim kazan
CAULIFLOWER : English Turkish Redhouse
cau.li.flow.erkô'lıflawır, kal'îflawır isim karnabahar
CAUSAL : English Turkish Redhouse
caus.alkô'zıl sıfat neden oluşturan, nedeni olan, nedensel
CAUSALITY : English Turkish Redhouse
caus.al.i.tykôzäl'ıti isim nedensellik
CAUSE : English Turkish Redhouse
causekôz isim
neden, sebep, illet.
amaç, gaye, hedef.
dava, ülkü: That's a cause worthy of one's devotion. Kendini adamaya değer bir dava.
hukuk dava konusu. fiil neden olmak, sebep olmak, yol açmak: What's caused this? Buna yol açan ne? Will it really cause my camellias to bloom earlier? Gerçekten kamelyalarıma daha erken çiçek açtırır mı? What causes you to act like that? Niye böyle davranıyorsun? It caused them to shout. Onların bağırmasına neden oldu
CAUSE A STIR : English Turkish Redhouse
heyecan yaratmak; sansasyon yaratmak.
herkesin ilgisini çekmek
CAUSE SOMEONE TO SIN : English Turkish Redhouse
irini günaha sokmak
CAUSEWAY : English Turkish Redhouse
cause.waykôz'wey isim
göl veya bataklık üzerinden geçen uzun köprü; kazıklı yol.
iki kara parçasını birbirine bağlayan ve deniz kabardığında suyla kaplanan taş veya beton yol
CAUSTIC : English Turkish Redhouse
caus.tickôs'tîk isim kostik madde. sıfat
kostik, yakıcı.
acı (söz)
CAUTERISE : English Turkish Redhouse
cau.ter.isekô'tırayz fiil, İngiliz İngilizcesi, tıbbi bakınız cauterize
CAUTERIZE : English Turkish Redhouse
cau.ter.izekô'tırayz fiil, tıbbi yakmak, dağlamak
CAUTION : English Turkish Redhouse
cau.tionkô'şın isim
tedbir, ihtiyat.
uyarma, ikaz. fiil uyarmak, ikaz etmek
CAUTIONARY : English Turkish Redhouse
cau.tion.arysıfat uyarıcı
CAUTIOUS : English Turkish Redhouse
cau.tiouskô'şıs sıfat ihtiyatlı, tedbirli, sakıngan, dikkatli
CAUTIOUSLY : English Turkish Redhouse
cau.tious.lyzarf ihtiyatla
CAUTIOUSNESS : English Turkish Redhouse
cau.tious.nessisim ihtiyatlılık
CAVALIER : English Turkish Redhouse
cav.a.lierkävılir' isim atlı şövalye. sıfat
kendini beğenmiş, kibirli.
serbest, laubali
CAVALRY : English Turkish Redhouse
cav.al.rykävılri' isim süvari sınıfı
CAVALRYMAN : English Turkish Redhouse
cav.al.ry.manisim süvari
CAVE : English Turkish Redhouse
cavekeyv isim mağara. fiil bakınız cave in
CAVE IN : English Turkish Redhouse
çökmek
CAVEAT : English Turkish Redhouse
ca.ve.atkey'viyät isim ihtar, uyarı, ikaz
CAVEMAN : English Turkish Redhouse
cave.manisim mağara adamı
CAVERN : English Turkish Redhouse
cav.ernkäv'ırn isim büyük mağara
CAVERNOUS : English Turkish Redhouse
cav.ern.ouskäv'ırnıs sıfat kocaman, ambar gibi (yer)
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani