English Turkish Redhouse
COLD-BLOODED : English Turkish Redhouse
cold-blood.edkold'bl^d'îd isim
duygusuz, acımasız, merhametsiz.
biyoloji soğukkanlı
COLDHEARTED : English Turkish Redhouse
cold.heart.edkold'har'tîd sıfat katı yürekli, merhametsiz
COLESLAW : English Turkish Redhouse
cole.slawkol'slô isim lahana salatası
COLIC : English Turkish Redhouse
col.ickal'îk isim, tıbbi kolik, kalınbağırsakta ve karın boşluğunda duyulan sancı
COLITIS : English Turkish Redhouse
co.li.tiskılay'tîs isim, tıbbi kolit, kalınbağırsak iltihabı
COLLABORATE : English Turkish Redhouse
col.lab.o.ratekıläb'ıreyt fiil birlikte çalışmak, işbirliği yapmak
COLLABORATION : English Turkish Redhouse
col.lab.o.ra.tionisim birlikte çalışma, işbirliği
COLLABORATIONIST : English Turkish Redhouse
col.lab.o.ra.tion.istkıläbırey'şınîst isim işbirlikçi, kolaboratör
COLLABORATOR : English Turkish Redhouse
col.lab.o.ra.torisim
birlikte çalışan kimse, işbirliği yapan kimse, kolaboratör.
işbirlikçi, kolaboratör
COLLAGE : English Turkish Redhouse
col.lagekılaq' isim kolaq
COLLAPSE : English Turkish Redhouse
col.lapsekıläps' fiil
çökmek, yıkılmak; çökertmek, yıkmak.
(iskemle, masa) açılır kapanır olmak.
(proqe, plan) bir sonuca bağlanmadan dağılmak.
cesaretini kaybetmek.
(balon) sönmek.
tıbbi çökmek. isim göçme, çökme, yıkılma
COLLAPSIBLE : English Turkish Redhouse
col.laps.iblesıfat portatif, açılır kapanır
COLLAR : English Turkish Redhouse
col.larkal'ır isim
yaka.
gerdanlık.
tasma. fiil
yaka takmak, tasma takmak.
yakalamak, yakasına yapışmak
COLLAR STUD : English Turkish Redhouse
yakalık düğmesi
COLLARBONE : English Turkish Redhouse
col.lar.bonekal'ırbon isim, anatomi köprücükkemiği, köprücük
COLLATE : English Turkish Redhouse
col.latekıleyt', kal'eyt fiil
(sayfaları) sıraya koymak; (formaları) harman etmek, harmanlamak.
karşılaştırarak okumak
COLLATERAL : English Turkish Redhouse
col.lat.er.alkılät'ırıl sıfat
yan yana olan.
ikincil, tali, yardımcı, tamamlayıcı.
aynı soydan gelen. isim
karşılıklı teminat.
maddi teminat.
soydaş
COLLATERAL SECURITY : English Turkish Redhouse
karşılıklı teminat
COLLEAGUE : English Turkish Redhouse
col.leaguekal'ig isim meslektaş, iş arkadaşı
COLLECT : English Turkish Redhouse
col.lectkılekt' fiil
toplamak; biriktirmek; derlemek; toparlamak; devşirmek; toplanmak; birikmek: He collects stamps. Pul biriktiriyor. They don't collect trash on Saturdays. Cumartesi günleri çöp toplamıyorlar. Let me collect my papers. Kâğıtlarımı toparlayayım. They went out to the orchard and collected some pears. Bahçeye çıkıp armut devşirdiler. We're collecting proverbs. Atasözü derliyoruz. A lot of dust has collected on this couch. Bu kanepenin üstünde epey toz birikti.
almak: I've got to go in to collect my salary and my mail. Maaş ve postamı almaya gitmem lazım. He'll collect you at six. Seni altıda alacak.
(para) toplamak, (borç, vergi) tahsil etmek. sıfat, zarf ödemeli
COLLECT CALL : English Turkish Redhouse
ödemeli telefon konuşması
COLLECT ONE'S THOUGHTS : English Turkish Redhouse
kafasını toplamak
COLLECT ONESELF : English Turkish Redhouse
kendini toparlamak
COLLECTED : English Turkish Redhouse
col.lect.edkılek'tîd sıfat
toplu, hep bir arada, toplanmış: the collected works of Shakespeare Şekspir'in toplu eserleri.
aklı başında
COLLECTION : English Turkish Redhouse
col.lec.tionkılek'şın isim
toplama.
koleksiyon.
(kilisede toplanan) para, iane
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani