English Turkish Redhouse
COMPARATIVE : English Turkish Redhouse
com.par.a.tivekımper'ıtîv sıfat
karşılaştırmalı, mukayeseli.
orantılı, nispi.
dilbilgisi (sıfat veya zarfların) üstünlük derecesini gösteren. isim, dilbilgisi üstünlük derecesi
COMPARATIVE ANATOMY : English Turkish Redhouse
karşılaştırmalı anatomi
COMPARATIVE DEGREE : English Turkish Redhouse
dilbilgisiüstünlük derecesi
COMPARATIVE LINGUISTICALS : English Turkish Redhouse
dilbilimkarşılaştırmalı dilbilim
COMPARATIVE LINGUISTICS : English Turkish Redhouse
dilbilimkarşılaştırmalı dilbilim
COMPARE : English Turkish Redhouse
com.parekımper' fiil
(with) (ile) karşılaştırmak.
to
e benzetmek;
e benzemek
COMPARE NOTES : English Turkish Redhouse
(belirli bir konu hakkında) bildiklerini birbirine söylemek, fikir alışverişinde bulunmak
COMPARISON : English Turkish Redhouse
com.par.i.sonkımper'ısın isim karşılaştırma, mukayese
COMPARTMENT : English Turkish Redhouse
com.part.mentkımpart'mınt isim kompartıman, bölme
COMPARTMENTALIZE : English Turkish Redhouse
com.part.ment.al.izefiil bölmelere ayırmak
COMPASS : English Turkish Redhouse
com.passk^m'pıs isim
pusula.
pergel.
çevre.
sınır.
alan, saha
COMPASS NEEDLE : English Turkish Redhouse
pusula ibresi, pusula iğnesi
COMPASSION : English Turkish Redhouse
com.pas.sionkımpäş'ın isim şefkat, merhamet, acıma, sevecenlik
COMPASSIONATE : English Turkish Redhouse
com.pas.sion.atekımpäş'ınît sıfat şefkatli, merhametli, sevecen
COMPATIBILITY : English Turkish Redhouse
com.pat.i.bil.i.tykımpätıbîl'ıti isim uyum, uyma, uygunluk, bağdaşma
COMPATIBLE : English Turkish Redhouse
com.pat.i.blekımpät'ıbıl sıfat
(with) uyumlu, uygun, ile bağdaşan.
geçimli
COMPATRIOT : English Turkish Redhouse
com.pa.tri.otkımpey'triyıt, kımpät'riyıt isim vatandaş, yurttaş
COMPEL : English Turkish Redhouse
com.pelkımpel' fiil (compelled, compelling) zorlamak, mecbur etmek
COMPENSATE : English Turkish Redhouse
com.pen.satekam'pınseyt fiil
tazmin etmek, bedelini ödemek.
karşılamak
COMPENSATE FOR ONE THING BY ANOTHER : English Turkish Redhouse
ir şeyi başka bir şeyle telafi etmek: She compensates for her occasional rudenesses by frejuently making us laugh. Bizi sık sık güldürerek arasıra yaptığı kabalıkları telafi ediyor
COMPENSATE FOR ONE THING WITH ANOTHER : English Turkish Redhouse
ir şeyi başka bir şeyle telafi etmek: She compensates for her occasional rudenesses by frejuently making us laugh. Bizi sık sık güldürerek arasıra yaptığı kabalıkları telafi ediyor
COMPENSATE SOMEONE FOR : English Turkish Redhouse
-in bedelini birine ödemek
COMPENSATION : English Turkish Redhouse
com.pen.sa.tionkampınsey'şın isim
tazminat, bedel, karşılık.
tazmin, karşılama, telafi
COMPETE : English Turkish Redhouse
com.petekımpit' fiil
with ile rekabet etmek, ile boy ölçüşmek.
for için yarışmak
COMPETENCE : English Turkish Redhouse
com.pe.tencekam'pıtıns isim
yeterlik, kifayet.
yetenek.
ehliyet, yetki
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani