English Turkish Redhouse
CONDITIONALLY : English Turkish Redhouse
con.di.tion.al.lyzarf şartlı olarak
CONDOLE : English Turkish Redhouse
con.dolekındol' fiil with başsağlığı dilemek, taziyede bulunmak
CONDOLENCE : English Turkish Redhouse
con.do.lencekındol'ıns, kan'dılıns isim başsağlığı, taziye
CONDOM : English Turkish Redhouse
con.domkan'dım, k^n'dım isim prezervatif, kaput
CONDONE : English Turkish Redhouse
con.donekındon' fiil göz yummak, görmezlikten gelmek
CONDUCE : English Turkish Redhouse
con.ducekındus' fiil to/toward
e neden olmak,
e vesile olmak
CONDUCIVE : English Turkish Redhouse
con.du.civekandus'îv sıfat to
e yardım eden,
e neden olan,
e vesile olan
CONDUCT : English Turkish Redhouse
con.ductkınd^kt' fiil
yürütmek; yönetmek, idare etmek: You've conducted this siege well. Bu kuşatmayı çok iyi yürüttünüz. You can't conduct such experiments here. Burada böyle denemeler yapamazsınız. They conduct a college. Bir koleji yönetiyorlar. Who's going to conduct the orchestra? Orkestrayı kim yönetecek?
rehberlik etmek.
(sesi, elektriği) iletmek
CONDUCT ONESELF : English Turkish Redhouse
(belirli bir şekilde) davranmak: He conducted himself well at the party. Partide iyi davrandı
CONDUCTION : English Turkish Redhouse
con.duc.tionkınd^k'şın isim, fizik iletme, geçirme, nakletme
CONDUCTIVE : English Turkish Redhouse
con.duc.tivekınd^k'tîv sıfat, fizik iletici, geçirici, iletken, geçirgen
CONDUCTIVITY : English Turkish Redhouse
con.duc.tiv.i.tykand^ktîv'ıti isim, fizik iletkenlik, geçirgenlik
CONDUCTOR : English Turkish Redhouse
con.duc.torkınd^k'tır isim
kılavuz, önder, lider, şef.
kondüktör, biletçi.
orkestra veya koro şefi.
iletken madde, iletken
CONE : English Turkish Redhouse
conekon isim
geometri koni.
makine koni biçiminde makara.
kozalak, kozak
CONFECTION : English Turkish Redhouse
con.fec.tionkınfek'şın isim şekerleme, şeker
CONFECTIONARY : English Turkish Redhouse
con.fec.tion.ar.ykınfek'şıneri isim
şekerleme imalathanesi.
şekerleme
CONFECTIONER : English Turkish Redhouse
con.fec.tion.erkınfek'şınır isim şekerci
CONFECTIONER'S SUGAR : English Turkish Redhouse
pudra şekeri
CONFECTIONERS' SUGAR : English Turkish Redhouse
pudraşeker, pudra şekeri
CONFECTIONERY : English Turkish Redhouse
con.fec.tion.er.ykınfek'şıneri isim
şekerleme imalathanesi.
şekerleme
CONFEDERACY : English Turkish Redhouse
con.fed.er.a.cykınfed'ırısi isim konfederasyon, ittifak, birlik
CONFEDERATE : English Turkish Redhouse
con.fed.er.atekınfed'ırît sıfat
birleşik, bağlaşık, konfedere.
bakınız Confederate States of America isim suç ortağı
CONFEDERATE STATES OF AMERICA : English Turkish Redhouse
tarihAmerika Konfedere Devletleri
CONFEDERATED : English Turkish Redhouse
con.fed.er.at.edkınfed'ıreytîd sıfat birleşik, bağlaşık, konfedere
CONFEDERATION : English Turkish Redhouse
con.fed.er.a.tionkınfedırey'şın isim konfederasyon, birleşik devletler
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani