English Turkish Redhouse
CONVULSION : English Turkish Redhouse
con.vul.sionkınv^l'şın isim çırpınma, ihtilaç, ıspazmoz
CONVULSIVE : English Turkish Redhouse
con.vul.sivekınv^l'sîv sıfat çırpınmalı
COO : English Turkish Redhouse
cooku fiil (kumru, güvercin) ötmek, kuğurmak, üveymek. isim kumru ötüşü
COOK : English Turkish Redhouse
cookkûk fiil
pişirmek; pişmek.
konuşma dili (hesaplar) üzerinde oynamak
COOK ONE'S GOOSE : English Turkish Redhouse
işini bozmak
COOK SOMEONE'S GOOSE : English Turkish Redhouse
-i mahvetmek,
in canına okumak
COOK UP : English Turkish Redhouse
konuşma diliuydurmak
COOKBOOK : English Turkish Redhouse
cook.bookisim yemek kitabı
COOKED RICE : English Turkish Redhouse
pilav
COOKERY : English Turkish Redhouse
cook.er.ykûk'ıri isim aşçılık
COOKIE : English Turkish Redhouse
cook.iekûk'i isim kurabiye, (tatlı) çörek, (tatlı) kuru pasta; (tatlı) bisküvi
COOKING : English Turkish Redhouse
cook.ingkûk'îng isim (yemek) pişirme; pişme. sıfat yemeklik, yemek pişirmede kullanılan
COOKY : English Turkish Redhouse
cook.ykûk'i isim kurabiye, (tatlı) çörek, (tatlı) kuru pasta; (tatlı) bisküvi
COOL : English Turkish Redhouse
coolkul sıfat
serin: a cool wind serin bir rüzgâr. cool water serin su.
insanı serin tutan (giysi).
serinkanlı, soğukkanlı, sakin.
soğuk, ilgisiz: He gave me a cool reception. Beni soğuk karşıladı.
konuşma dili harika, çok güzel, çok iyi. isim serinlik: the cool of the evening akşam serinliği. fiil
serinletmek; soğutmak; serinlemek, serinleşmek; soğumak: Cool the lijuid in the refrigerator. Sıvıyı buzdolabında soğut. It's cooled off. Hava serinledi.
(öfke, arzu v.b.'ni) söndürmek; (birini) sakinleştirmek, yatıştırmak; (öfke, arzu v.b.) sönmek; (biri) sakinleşmek: That will cool her growing desire. Onun büyüyen arzusunu o söndürür. You need to cool off. Sakinleşmen lazım
COOL AS A CUCUMBER : English Turkish Redhouse
serinkanlı, soğukkanlı
COOL IT! : English Turkish Redhouse
konuşma diliSakin ol!/Ağır ol!
COOL ONE'S HEELS : English Turkish Redhouse
konuşma dilibeklemek: He made me cool my heels for at least forty-five minutes. Beni en az kırk beş dakika bekletti
COOP : English Turkish Redhouse
coopkup isim kümes. fiil kümese sokmak
COOP UP IN : English Turkish Redhouse
-e tıkmak,
e kapamak
COOPERATE : English Turkish Redhouse
co.op.er.atekowap'ıreyt fiil birlikte çalışmak, işbirliği yapmak
COOPERATION : English Turkish Redhouse
co.op.er.a.tionkowapırey'şın isim birlikte çalışma, işbirliği
COOPERATIVE : English Turkish Redhouse
co.op.er.a.tivekowap'rıtîv, kowap'ırıtîv sıfat
işbirliği yapan.
ortak, müşterek. isim kooperatif
COORDINATE : English Turkish Redhouse
co.or.di.natekowôr'dıneyt fiil koordine etmek, eşgüdümlemek, birbirine göre ayarlamak
COORDINATION : English Turkish Redhouse
co.or.di.na.tionkowôrdıney'şın isim koordinasyon, eşgüdüm, birbirine göre ayarlama
COP : English Turkish Redhouse
copkap isim, konuşma dili polis, aynasız
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani