Multilingual Turkish Dictionary

English Turkish Redhouse

English Turkish Redhouse
COULD DO WITH : English Turkish Redhouse

ise iyi olur, ise fena olmaz: He could do with a bath. Banyo yapsa iyi olur

COULDN'T : English Turkish Redhouse

could.n'tkûd'ınt kısaltma could not

COUNCIL : English Turkish Redhouse

coun.cilkaun'sıl isim kurul, komisyon; konsey, danışma kurulu

COUNCIL OF MINISTERS : English Turkish Redhouse

Bakanlar Kurulu, Kabine

COUNCIL OF STATE : English Turkish Redhouse

Danıştay, Devlet Şûrası

COUNCILLOR : English Turkish Redhouse

coun.cil.lorkaun'sılır isim, İngiliz İngilizcesi bakınız councilor

COUNCILOR : English Turkish Redhouse

coun.cil.orkaun'sılır isim kurul üyesi, komisyon üyesi; konsey üyesi

COUNSEL : English Turkish Redhouse

coun.selkaun'sıl isim
tavsiye, fikir, görüş; nasihat, öğüt.
avukat. fiil nasihat vermek, öğüt vermek

COUNSELOR : English Turkish Redhouse

coun.sel.orkaun'sılır isim
rehber, danışman.
avukat.
konuşma dili kurul üyesi, komisyon üyesi; konsey üyesi

COUNSELOR-AT-LAW : English Turkish Redhouse

coun.sel.or-at-lawisim avukat

COUNT : English Turkish Redhouse

countkaunt fiil
sayı saymak: Do you know how to count? Saymayı biliyor musun? She can only count from one to ten. Ancak birden ona kadar sayabiliyor.
saymak, sayısını bulmak: I counted twenty people. Yirmi kişiyi saydım. Count the money now! Parayı şimdi say!
saymak, addetmek: They count themselves lucky. Kendilerini şanslı sayıyorlar. I count her among the greatest. Onu en büyüklerden biri sayıyorum.
önemli olmak: My opinion doesn't count for much around here. Sözüm burada pek kale alınmıyor. That's what really counts! Esas önemli olan o!

COUNT DOWN : English Turkish Redhouse

geriye doğru saymak

COUNT NOSES : English Turkish Redhouse

konuşma dilibir yerde hazır bulunanları saymak

COUNT ON : English Turkish Redhouse

e güvenmek.
i beklemek,
i hesaba katmak

COUNT ONE'S CHICKENS BEFORE THEY'RE HATCHED : English Turkish Redhouse

ayıyı vurmadan postunu satmak

COUNT OUT MONEY : English Turkish Redhouse

paraları birer birer saymak

COUNT SOMEONE IN : English Turkish Redhouse

konuşma dilibirini (bir işe) katmak: If that's what you're up to, don't count me in! Yapmayı planladığınız oysa beni o işe katmayın!

COUNT SOMEONE OUT : English Turkish Redhouse

konuşma dili birini (bir işe) katmamak: You can count me out of that! Beni o işe katma!
on saniye içinde birden ona kadar sayarak boksörün nakavt olduğunu ilan etmek

COUNTDOWN : English Turkish Redhouse

count.downkaunt'daun isim geriye doğru sayma

COUNTENANCE : English Turkish Redhouse

coun.te.nancekaun'tınıns isim
çehre, yüz, sima, görünüş; yüz ifadesi.
destek, onama, tasvip. fiil desteklemek, onamak, tasvip etmek

COUNTER : English Turkish Redhouse

coun.terkaun'tır isim
tezgâh.
fiş, marka.
sayaç, sayıcı

COUNTERACT : English Turkish Redhouse

coun.ter.actkauntıräkt' fiil karşı koymak, önlemek, etkisiz hale getirmek

COUNTERATTACK : English Turkish Redhouse

coun.ter.at.tackkaun'tırıtäk isim karşı saldırı

COUNTERBALANCE : English Turkish Redhouse

coun.ter.bal.ancekauntırbäl'ıns fiil
(karşılıklı olarak) dengelemek, denkleştirmek.
telafi etmek. isim karşılık, eş ağırlık

COUNTERCHARGE : English Turkish Redhouse

coun.ter.chargekaun'tırçarc isim karşı suçlama