English Turkish Redhouse
CRAM : English Turkish Redhouse
cramkräm fiil (crammed, cramming)
tıkmak, tıkıştırmak, sıkıştırmak.
tıkınmak, tıka basa yemek.
sınav öncesi ineklemek
CRAMP : English Turkish Redhouse
crampkrämp isim
kasınç, kramp.
şiddetli karın ağrısı. fiil kasmak; kasılmak
CRANE : English Turkish Redhouse
cranekreyn isim
turna.
vinç, maçuna. fiil
vinçle kaldırmak.
(boynunu) uzatmak
CRANK : English Turkish Redhouse
crankkrängk isim
krank, kol, manivela.
konuşma dili garip saplantıları olan kimse. fiil krankla hareket ettirmek
CRANK UP : English Turkish Redhouse
hareket ettirmek
CRANKSHAFT : English Turkish Redhouse
crank.shaftkrängk'şäft isim, makine krank mili
CRANKY : English Turkish Redhouse
crankysıfat
garip, tuhaf, acayip, eksantrik.
huysuz, ters
CRANNY : English Turkish Redhouse
cran.nykrän'i isim yarık, çatlak
CRAP : English Turkish Redhouse
crapkräp isim, argo bok. fiil, argo (crapped, crapping) sıçmak
CRAPE : English Turkish Redhouse
crapekreyp isim krepon
CRAPS : English Turkish Redhouse
crapskräps isim çift zarla oynanan bir oyun
CRASH : English Turkish Redhouse
crashkräş isim
şangırtı; gürleme, büyük bir gürültü.
(taşıta ait) kaza: airplane crash uçak kazası.
hızla gelen büyük iflas.
bilgisayar arıza. fiil
(kaza sonucu olarak) çarpmak veya düşmek: The plane crashed into the mountainside and burst into flame. Uçak dağın yamacına çarpıp alev alarak yandı.
çarpa çarpa şiddetli ve gürültülü bir şekilde gitmek veya koşmak: A bull was crashing around in the china shop. Zücaciye dükkânında bir boğa etrafı kıra döke koşuyordu.
büyük bir gürültüyle çalmak/çarpmak/vurmak: She crashed the dishes down on the table. Tabakları büyük bir şangırtıyla masanın üstüne çaldı.
atarak paramparça etmek: He crashed his glass against the wall. Bardağını duvara atarak paramparça etti.
gürlemek, büyük bir gürültü yapmak: The thunder crashed. Gök gürledi.
(işyeri) hızla iflas etmek/top atmak.
konuşma dili (bir yere) davetsiz/izinsiz/biletsiz girmek/dalıvermek/katılmak.
konuşma dili at (bir yerde) gece kalmak: Can I crash at your place tonight? Bu gece sende kalabilir miyim?
bilgisayar arızalanmak
CRASH COURSE : English Turkish Redhouse
yoğun kurs
CRASH DIET : English Turkish Redhouse
sıkı rejim
CRASH HELMET : English Turkish Redhouse
kask
CRASH OF THUNDER : English Turkish Redhouse
gök gürültüsü
CRASH THE GATE : English Turkish Redhouse
ücret vermeden girmek; izinsiz veya davetsiz girmek/katılmak
CRASH-LAND : English Turkish Redhouse
crash-landkräş'länd' fiil (uçak) zorunlu iniş yapmak
CRASS : English Turkish Redhouse
crasskräs sıfat kaba, incelikten yoksun, görgüsüz
CRATE : English Turkish Redhouse
cratekreyt isim sandık, kasa. fiil sandıklamak, kasalamak
CRATER : English Turkish Redhouse
cra.terkrey'tır isim
krater.
bombanın açtığı çukur
CRAVE : English Turkish Redhouse
cravekreyv fiil
çok istemek,
e içi gitmek,
e can atmak.
istirham etmek, rica etmek
CRAVING : English Turkish Redhouse
crav.ingkrey'vîng isim şiddetli arzu, özlem
CRAWFISH : English Turkish Redhouse
craw.fishkrô'fîş isim kerevit, kerevides, karavide, tatlısuıstakozu
CRAWL : English Turkish Redhouse
crawlkrôl fiil
sürünmek; emeklemek.
dalkavukluk etmek. isim sürünme; emekleme
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani