English Turkish Redhouse
CROWD OUT : English Turkish Redhouse
sıkıştırarak çıkarmak, dışarıya itelemek.
(birisine) yer bırakmamak
CROWDED : English Turkish Redhouse
crowd.edsıfat kalabalık
CROWN : English Turkish Redhouse
crownkraun isim
taç.
hükümdarlık.
hükümdar.
tepe, baş.
kron (para birimi).
diştacı.
dişçilik kuron. fiil
taç giydirmek.
tamamlamak.
tepesini süslemek, taçlandırmak.
(dama oyununda) dama yapmak.
(dişe) kuron takmak.
konuşma dili kafasına vurmak
CRUCIAL : English Turkish Redhouse
cru.cialkru'şıl sıfat çok önemli, can alıcı, kritik
CRUCIFIX : English Turkish Redhouse
cru.ci.fixkru'sıfîks isim çarmıha gerilmiş İsa heykeli, krüsifi
CRUCIFIXION : English Turkish Redhouse
cru.ci.fix.ionkrusıfîk'şın isim
çarmıha germe.
Hz.İsa'nın çarmıhta ölümünü gösteren resim
CRUCIFY : English Turkish Redhouse
cru.ci.fykru'sıfay fiil çarmıha germek
CRUDE : English Turkish Redhouse
crudekrud sıfat
ham, arıtılmamış.
kaba.
derme çatma, üstünkörü yapılmış. isim ham petrol
CRUDE OIL : English Turkish Redhouse
ham petrol
CRUDELY : English Turkish Redhouse
crude lyzarf kabaca
CRUDENESS : English Turkish Redhouse
crude nessisim kabalık
CRUEL : English Turkish Redhouse
cru.elkruw'ıl sıfat
zalim, acımasız.
dayanılmaz, acı
CRUELLY : English Turkish Redhouse
cru.el lyzarf zalimce, acımasızca, insafsızca
CRUELTY : English Turkish Redhouse
cru.el tyisim zulüm, acımasızlık
CRUISE : English Turkish Redhouse
cruisekruz fiil
aynı hızla uzunca bir süre gitmek.
(gemiyle) dolaşmak.
dolaşmak, dolanmak, gezinmek.
(polis, polis arabası) (etrafı kolaçan ederek) dolaşmak; (taksi şoförü, taksi) (müşteri arayarak) dolaşmak: The squad car cruises the streets of the neighborhood all night. Polis arabası gece boyunca mahalle sokaklarında dolaşıyor.
(fahişe) sokaklarda dolaşarak müşteri aramak. isim
(tatil amacıyla yapılan) deniz yolculuğu.
dolaşma, dolanma, gezinme.
(polis, polis arabası) (etrafı kolaçan ederek) dolaşma; (taksi şoförü, taksi) (müşteri arayarak) dolaşma
CRUISER : English Turkish Redhouse
cruis.erkru'zır isim kruvazör
CRUMB : English Turkish Redhouse
crumbkr^m isim
kırıntı, ekmek kırıntısı.
parça, zerre.
ekmek içi. fiil ufalamak
CRUMBLE : English Turkish Redhouse
crum.blekr^m'bıl fiil
ufalamak; ufalanmak, un ufak olmak.
harap olmak, çökmek.
parçalanmak
CRUMPLE : English Turkish Redhouse
crum.plekr^m'pıl fiil
buruşturmak, kırıştırmak; buruşmak, kırışmak.
çökmek
CRUNCH : English Turkish Redhouse
crunchkr^nç fiil
çıtır çıtır yemek, kıtır kıtır yemek, katır kutur yemek, hart hurt yemek.
çatırtı ile ezmek.
çatırdamak. isim
çatırtı.
konuşma dili güç durum
CRUSADE : English Turkish Redhouse
cru.sadekruseyd' isim
haçlı seferi.
din uğruna yapılan savaş, cihat.
kampanya, savaşım. fiil against
e karşı savaşım vermek
CRUSADER : English Turkish Redhouse
cru.sad.erisim
Haçlı.
bir davanın hararetli taraftarı
CRUSH : English Turkish Redhouse
crushkr^ş fiil ezmek
CRUST : English Turkish Redhouse
crustkr^st isim
ekmek kabuğu.
kabuk. fiil
kabuklanmak, kabuk bağlamak.
kabukla kaplamak
CRUST OF THE EARTH : English Turkish Redhouse
yerkabuğu
- Azerbaijani
- Azerbaijani To Azerbaijani
- Azerbaijani To English
- Azerbaijani To Persian(Farsi)
- Turkish
- Turkish To Turkish
- Turkish To English
- Turkish To Germany
- Turkish To French
- English
- English To Azerbaijani
- English To Turkish
- Germany
- Germany To Turkish
- French
- French To Turkish
- تورکجه
- تورکجه To Persian(Farsi)
- تورکجه To تورکجه
- Persian(Farsi)
- Persian(Farsi) To Azerbaijani